YÖK’ün denklik konusunda gösterdiği hassasiyetin haklı gerekçelerini dün sizlerle paylaşmıştık.
Kuralları çiğneyenleri, ilgili ülkelerde derslere hiç devam etmeden parayla diploma alan ve tez yazdıranları elbette savunan çıkmaz, çıksa da arkası gelmez...
İşte bu noktada akla gelen soru, YÖK’ün yurt dışından alınan diplomalara gösterdiği hassasiyeti neden yurt içindeki üniversitelere göstermediği?
Yoksa şapka düşüp kel göründüğünde, bunun sorumlusunun bizzat kendisi olduğu için mi, bu konuda özellikle sessiz kalıyor?
Cevap bekleyen sorular
Kendilerine “Yeni YÖK” adını veren yeni YÖK yönetimi, pek çok yeniliğe imza atıyor ama nedense hassasiyet gösterdiği konularda eski defterleri hiç karıştırmıyor ya da yurt dışı eğitim için aldığı kalite kriterlerini yurt içi için hiç dikkate almıyor!
“Yeni YÖK” bakalım şu sorulara çok net cevaplar verebilecek mi?
- Yurt dışından gelen öğrenciler için uygulanan Seviye Tespit ya da Yeterlilik Sınavı neden Türkiye’de öğrenim gören tüm öğrenciler için de uygulanmıyor?
- Daha önce MEB’in ya da farklı kurumların yaptığı benzeri sınavlarda 100 üzerinden 15-20 alanlar olmuş ve aynen görevlerine devam etmişlerdi. Denklik için 40 aranırken, 15-20’lere neden göz yumuldu? Daha da önemlisi, giriş sınavlarında 100 üzerinden 20-25 alanlar nasıl üniversiteli olabiliyor?
- Yurt dışı denkliklerde, özellikle bazı alanlarda devam zorunluluğu istenirken, ülkemizdeki üniversitelerde bu kural neden uygulanmıyor? Üniversitelerin tamamında devam zorunluluğu varken, mezuniyete kadar, sınavlar dışında üniversitenin önünden bile geçmeyenler için ne yapılıyor?
- Tek derste dahi İngilizce eğitim yapılmazken, İngilizce eğitim veriyoruz kandırmacasına neden göz yumuyor?
- Zerre kadar bile olsa doktora eğitimi verme yeterliliği olmayan üniversitelerde adeta parayla yüksek lisans ve doktora diploması satılmasına neden seyirci kalınıyor?
- Daha önce verilen denklik belgeleri ve dil yeterlilik sınavları neden incelenmiyor?
- Tek kayıt dahi yapmayan, kontenjanın yarısını bile dolduramayan fakülte ve yüksekokulların kurulmasına, açılmasına kim izin verdi, devletin parası daha nereye kadar hovardaca savrulmaya devam edecek?
- Vakıf üniversiteleri güya kâr amacı gütmeyen kurumlar olacaktı, tam tersi oldu! YÖK bu duruma neden müdahil olamıyor? Burs kandırmacasını neden düzene koyamıyor!
- Parayla yapılan yayınlara, parayla alınan diplomalara savaş açan “Yeni YÖK”, akademik unvanı olan istisnasız herkesin yabancı dillerini, diplomasını, yayınlarını, tezlerini neden mercek altına almıyor, alamıyor, üzerine gitmiyor?
- Atama ve görevlendirmelerde liyakate neden önem verilmiyor?
Revizyon şart!
Milli Eğitim’de A’dan Z’ye her şey ters gidiyor da, yükseköğretimde durum farklı mı?
Alın birini, vurun diğerine.
İşte bu yüzden, eğitim sistemini yamalı bohçaya çevirmek yerine, anaokulundan doktora sonrasına kadar, bir bütünlük içerisinde, yeniden revize etmek gerekir.
Peki, bu nasıl olacak ve çok daha önemlisi kim ya da kimler yapacak?
Bu soruya toplumun her kesiminin kabul edebileceği bir cevap bulmadan, eğitimi revize edip geleceği yakalamamız zor değil, imkânsız!..
Özetin özeti: Günü kurtarmak için gerekmeyebilir ama geleceği kurtarmak için iyi bir eğitim şart!