Son uzun tatilin tadını çıkarmaya çoktan başladık.
Keyfiniz yerindeyse, çifte bayramınız şimdiden kutlu olsun.
Bayram sonrasında, on milyonlarca öğrenciyi ve ebeveyni yeni bir heyecan ve zor günler bekliyor.
Bakan Yılmaz, YÖK ve ÖSYM her ne kadar yeni öğretime hazırız mesajları verse de yüz binlerce öğrenci maalesef hâlâ kendisine bir öğretim kurumu bulabilmiş değil.
Anaokulundan üniversiteye, arayış içinde olanların sayısı o kadar çok ki say, say bitmez.
İyi bir okul, iyi bir öğretmen herkesin hakkı ve evdeki huzurun en önemli kaynağı.
Tam tersi durumlarda, evde kimsenin keyfi yerinde değildir. Şu günlerde çocuklarına gidecekleri okul bulamadıkları için yüz binlerce aile sıkıntılı.
Tatilde akılları okul arayışında olacak. Çünkü önlerini göremiyorlar!..
Mahalle okulları!
Eskiden her mahallede, herkesin gidebileceği bir okul mutlaka vardı. MEB son yıllarda, öylesine akıl dışı düzenlemeler yaptı ki milyonlar ya okulsuz kaldı ya da açık ve uzak eğitime yönlendirildi.
Üniversiteler ise diplomaları artık bir işe yaramadığı için adeta boş kaldı!..
Şaka değil, mahallede, sınavsız girilecek ya da gönül rahatlığıyla gidilecek okul kalmadı. Uzaktakiler için ise çok zor koşullar var. Sadece servis ücretleri bile el yakıyor.
Yıllık öğrenim ücretleri 100 bin liraya kadar tırmanan kolejlerin yanına yaklaşılamıyor.
Yılan hikâyesine dönen lise ve üniversite kayıtlarında da sistemden kaynaklanan sorunlar nedeniyle kontenjanlar bir türlü dolmuyor!
Dikey geçiş sonuçları açıklanmadı, üniversitelerde ek yerleştirme başvuruları başladı ama bu sistemle bırakın ikinci kayıt dönemini, onuncu kayıt dönemi de açılsa, kontenjanların dolması mümkün değil!
Atanan ya da atanamayan öğretmenlere gelince, bir dokunsanız, bin ah işitiyorsunuz...
Anlayacağınız çok fazla sorun var, çözüm üreten yok. Ve bu olağandışı durum, sadece iktidarların, devletin değil, hepimizin görevi.
Eğitime, öğretmene, öğrencilere sahip çıkmalıyız. Çünkü onlar bizim geleceğimiz.
Orada bir sorun varsa, ne evde ne de ülkede huzuru bulmamız hiç kolay olmaz...
YGS ve LYS?..
Eski yöntemlerle bugünün sorunlarını çözmek mümkün değil.
Ama eski alışkanlıklarımızdan asla vazgeçmiyoruz.
Mevcut eğitim sistemi, liselere ve üniversiteye giriş usulleri çoktan iflas etti ama bırakın önlem almayı, mevcut statükoyu daha da güçlendirmenin ötesine geçemiyoruz.
YÖK, kendine Yeni YÖK diyor ama üniversitelerdeki yüz binlerce boş kontenjanı, herkes gibi uzaktan seyretmenin ötesinde hiçbir şey yapmıyor. ÖSYM’de başkan istifa etti ama hata şampiyonu bürokratlar terfi alıyor. MEB reform dedikçe, eskiye daha bir sarılıyor, yeniliklere kapılarını kapatıyor...
İşin en komiği de istifa eden ama hâlâ koltuğunda oturan eski ÖSYM Başkanı Demir’in, “Üniversite sınavları, Türkiye’de adaletin ve hakkaniyetin sembolü” demesi! Ama edutr.com’un anketi hiç öyle demiyor. Bu görüşe kesinlikle katılıyorum diyenlerin oranı sadece yüzde 8!..
Özetin özeti: Bayramın keyfini çıkarın, sonrasında, zor günler sizleri bekliyor..
