Yeni öğretim yılı yarın resmen başlıyor.
Peki, MEB, YÖK, ÖSYM, üniversite- lerimiz, okullar, veliler, öğrenciler, öğretmenler ve eğitimin diğer paydaşları yeni öğretim yılına ne kadar hazır?
Uzun yaz tatilinden sıkılan öğrenci ve velilerin okulların bir an önce açılmasını istediklerini bilmeyen yok.
Görevdeki öğretmenler için yeni öğretim yılı çoktan başladı.
Atama bekleyenlerin hayallerinin gerçekleşmesi ise görünen o ki pek çoğu için daha çok uzun yıllar alacak.
Okullar açılmasına rağmen yeni atamaların hâlâ gerçekleşmemiş olması şaşırtıcı.
Birkaç maaş eksik verelim diye eğitimi sekteye uğratmak hiç doğru değil!
Parçalanmış sözleşmeli öğretmen ailelerinin eş durumu tayinleri hâlâ gerçekleşmedi.
Ücretli öğretmenlere verilen üç kuruş maaş ise onlarla adeta dalga geçmektir...
Görünen o ki onca parlak söze rağmen, öğretmenlerimiz yeni öğretim yılına yine buruk giriyor...
Okulsuz öğrenciler
Üniversitelerde ek yerleştirme başvuruları daha yeni başladı.
Tercih, yerleştirme, kayıt, ev, yurt derken, yeni öğretim yılına çok geriden başlayacaklar.
Ve çok daha önemlisi, kapıda milyonlarca öğrenci varken, 300 bine yakın kontenjanın boş olması.
Bu durumun, tüm önyargılardan arınılarak, en doğru şekilde incelenmesi gerekir!
Heba olan milyarlar, uçup giden hayaller ve en önemlisi de yaşanan beceriksizliklerden artık ders alalım...
Liselere giriş ise bu yıl tam bir fiyaskoyla sonuçlandı.
Güya her öğrenci evine en yakın istediği okula girecekti.
Sonuç mu?
On binlercesi, aynen, şu durumda:
“Oğlum LGS merkezi sınav ile yerleştirilemedi, dışarıda kaldı.
4 nakil döneminde de hiçbir okula yerleştirilmedi.
Komisyona başvurduk, onunla da hiçbir yere yerleştirilmedi.
Yerleştirme Başarı Puanı: 83,65. Nakil Komisyonu’nun kararı ise Anadolu lisesi kontenjanı olmadığı için eğer istersem imam
hatip veya meslek lisesi tercihi yapabileceğim yönünde. Ama ben bunu istemiyorum.
Süreç bitti, çocuğum okulsuz!..”
LGS ve YKS’nin iflası
Gelecek için en büyük sermayemiz ve güvencemiz, iyi yetişmiş insan gücü yani gençlerimiz.
Bu noktada, eğitim altyapısını büyük ölçüde gerçekleştirdik.
Üniversite olmayan kentimiz kalmadı. Sayıları 200’ü aştı.
Okul binası ve derslik sayılarına bakıldığında da sorun yok gibi.
Öğretmen konusunda ise hiç sıkıntımız yok tam aksine yüz binlerce fazlamız var.
Bütçe konusunda hem devlet hem de aileler fazlasıyla cömert. En büyük pay hep eğitime ve çocuklarımıza ayırılıyor.
Dahi iyi eğitim konusunda hepimiz hemfikiriz.
Peki, o zaman malzemenin en iyisi varken, neden helvanın en kötüsünü yapıyoruz?
İşte bu noktada, yeni öğretim yılı vesilesiyle, dünü dünde bırakıp, kabahatli aramada, suçu başkalarına atmadan, nerede hata yaptık sorusunu önce kendimize soralım. Çünkü hepimizin bu yanlışta payı var...
Yanlışta ısrar etmek ise hataların en büyüğü olur.
Eğitimin sorunları çözülmez değil.
Çözülür, hem de çok kolay ve çok kısa sürede çözülür.
Ama önce eğitime, öğrenciye, öğretmene, mesleklere, geleceğe yönelik bakış açımızın değişmesi gerekir.
Niyet var mı? Var!
Destek var mı? Var.
Ancak, görüldü ki o kadarı yetmiyor!..
Özetin özeti: Yeni öğretim yılı, umutlarımızın tükendiği değil, yeşerdiği bir yıl olsun.