Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Milli Eğitim Bakanlığı, uzunca bir süredir, zengin fakir demeden, ders kitaplarını her öğrenciye ücretsiz veriyor.

Devlet adına alkışlanacak bir proje. Dünyanın çok az yerinde böyle büyük bir kampanya söz konusu. Ancak gelin görün ki güzel başlayan ama kötü biten pek çok proje gibi bu çok önemli projede de ciddi sıkıntılar yaşanıyor.

Devlet her yıl on milyonlarca ders kitabı bastırıp, ücretsiz dağıtıyor ama bu kitaplardan pek çoğu kapağı hiç açılmadan çöpe atılıyor.

Neden? Çünkü öğretmenler o kitaplar yerine yardımcı ders kitabı alma zorunluluğu getiriyor ve dersler o kitaplara paralel olarak işleniyor.

Fiyatları da hiç ucuz değil. Hele ki evde birkaç öğrenci varsa, velilerin bu yükün altından kalkmaları mümkün değil.

Velilerimiz soruyor:

“8. sınıflar 214 lira, 7. sınıflar 215 lira, 6. sınıflar da 155 lira kaynak kitap parası verdik. O zaman devlet kitapları ne işe yarıyor?”

Haksız mı? Kesinlikle haklı.

Eminiz ki bu durumdan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın haberi yok. Çünkü onun en büyük arzusu, okullar açıldığında, her öğrencinin tüm kitaplarının, sırasında hazır olarak, onu bekliyor olmasıydı. Ama görünen o ki kitaplar hazır ama kullanan yok.

Yardımcı ders kitabı piyasası da tıpkı dershane sektörü gibi dünden bugüne hep güçlenerek geldi. Onlara gerek kalmasın diye her şey yapıldı ama ardı arkası kesilmedi.

Milli Eğitim Bakanlığı da bu konuda üç maymunu oynayarak, sanki sektörü gizliden gizliye destekliyor.

Umarım, yanılan biz oluruz ve kıt kaynaklarla hazırlanan, basılan ders kitapları hak ettikleri değeri bulur. Yok eğer iddia edildiği gibi içerikleri, baskısı ve ciltleri kötüyse daha iyileri hazırlanmalı. Yoksa bu kaynak israfı, öğretmenleri de, velileri de, öğrencileri de çileden çıkartacak boyutlara geldi de geçiyor!..

Deprem tatili!..

5.8’lik depremin üzerinden günler geçti ama hâlâ taşlar yerli yerine oturtulabilmiş değil. Hemen her gün birkaç okul, yurt, fakülte ya da yüksekokul tatile giriyor. Görünen o ki her sallantıda bu zincire yenileri eklenecek. Hani tüm öğretim kurumları, hastaneler, kışlalar ve camiler, denetimden geçmiş, çürükler yıkılmış, diğerleri de güçlendirilmişti?..

Bin çeşit tatilimiz vardı. Şimdi ona bir de deprem tatili eklendi ve sanki devamı da gelecek.

Depremle birlikte, okullar arasında deprem göçü yaşanmaya başlandı ve bu da yeni sorunları beraberinde getiriyor.

Kulağımıza öyle söylentiler geliyor ki depremi ikinci plana itecek cinsten.

Hiçbir okulun öğrencisi, velisi ve idaresi, dışarıdan gelen misafirleri kabullenmek istemiyor!

Bugün bir lokmayı, bir hırkayı paylaşamayanlar, yarın o zor günleri hep birlikte nasıl atlatacaklar?..

Keşke çok ciddi bir şekilde biraz da bu tür sorunlara kafa yorsak. Çünkü afetlerin yarattığı sosyal sorunlar ve travmalar hiç de hafife alınacak cinsten değil!..

Özetin özeti: Eğitimde zaten çok ciddi sorunlarımız vardı, her geçen gün onlara yenileri ekleniyor. Bakalım nereye kadar!..