Fazla değil 15-20 yıl sonra, bugünkünden çok daha farklı bir dünyada yaşıyor olacağız.
Alışkanlıklarımız, meslekler, tüketim ve tedavi yöntemleri, trafik, mesai saatleri, medya, sosyal medya başta olmak üzere hemen her şey, çok ama çok değişecek.
Neden mi?
Yapay zekâ geliyor!
Makineler bizim yerimize düşünecek, bizim yerimize karar verecek, hayatımıza artık onlar yön verecek.
Bugün için sosyal medya ne ise yarın daha fazlası yapay zekâyla gelecek.
Bugünün olmazsa olmazı gibi görünen Twitter, Instagram, YouTube, Facebook gibi sosyal medya kanalları ya çok büyük dönüşümler geçirecek ya da yerlerini yapay zekâ destekli yeni icatlara bırakacak.
Yapay zekâyla ilgili çalışmalar aldı başını gidiyor!
Peki, biz bunun neresindeyiz?
Cevabına geçmeden önce, isterseniz, gelin dünyadaki durum ne önce ona bir göz atalım!
ABD-Çin yarışı!
Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO), yapay zekâya ilişkin en çok patent başvurusunun Japonya, Güney Kore ve ABD’den şirketlerce yapıldığını açıkladı.
WIPO’nun yapay zekâ alanındaki çalışmalara yönelik yayımladığı ilk raporda, bu alandaki rekabette Çin ve ABD’nin dünyadaki diğer rakiplerinin açık ara önünde olduğu vurgulandı.
Raporda, ABD teknoloji devleri IBM’in yapay zekâ alanında 8 bin 920, Microsoft’un ise 5 bin 930 patent başvurusu yaptığı belirtildi.
Bu şirketleri Toshiba, Samsung ve NEC izledi.
Yapay zekâ çalışmalarının ilk ortaya çıktığı 1950’li yıllardan itibaren yapay zekâyla bağlantılı 340 bin patent başvurusu yapıldığı ve 1.6 milyon bilimsel belge yayımlandığı bilgisine yer verilen raporda, bu alanda en çok patent başvurusunun Japon, Güney Koreli ve Amerikan şirketler tarafından yapıldığı dile getirildi.
WIPO Genel Direktörü Francis Gurry BM Cenevre Ofisinde düzenlediği basın toplantısında, yapay zekâ alanındaki çalışmalarda gerek patent başvuru sayısı gerekse bilimsel yayınlar açısından Çin ve ABD’nin rakipleriyle arayı açtığını söyledi.
Gurry, yapay zekânın artık hayatın her alanına keskin şekilde girdiğini belirterek, yapay zekânın “İşsizliği artırması ya da yeni istihdam alanları oluşturması” konusunun büyük bir soru işareti olduğunu kaydetti.
Korkmalı mıyız?
Yapay zekâ konusunda elbette bizde de çok ciddi çalışmalar var. Ama hem dağınık ve yetersiz hem de hedefsiz!
Konuya bakışımız ve ele alışımız maalesef diğer alanlardan farklı değil.
Keşke ciddiye alabilsek ama nasıl? İşte asıl sorun bu! Hadi demekle olmuyor!..
Peki, gelecekte bizi neler bekliyor? İşte birkaç satır başı:
- Ara kademe insan gücüne sanki pek gerek kalmayacak. Angarya görevler, kalite kontrol, sınav ve ödev okuma gibi titizlik gerektiren işler akıllı robotlara havale edilecek.
- Sekretarya ve takip gerektiren rutin hizmetler de yine onlara kalırsa hiç şaşırtıcı olmaz.
- Ne yiyeceğimize, ne giyeceğimize, nerelere seyahat edeceğimizde olduğu gibi, günlük alışverişleri, temizliği ve stok kontrolü de bizden daha iyi yapacakları için, yardımcı çalışanlara eskisi kadar ihtiyaç olmayacak.
- Ödevleri de onlar yapacak, sınav sorularını da onlar hazırlayacak. Hatta en önemli basın toplantılarında hangi uç soruların gelebileceğini onlar tahmin edip, olası cevapları yine onlar size hazırlayacak. En önemli anketler ve analizleri de en kurumsal şirketlerden bile çok daha iyi yapabilecekler. Ta ki onlar da manipülasyonu öğreninceye kadar!
- Peki, bize yapacak bir iş kalmayacak mı? Yaratıcı olan, aklını çok iyi kullanan ve insani değerlerini asla yitirmeyenler, her zaman olduğu gibi yine revaçta olacak. İşte bu yüzden, gelecekten korkmak yerine, geleceğe hazır olmak her şeyden çok daha önemli.
Özetin özeti: Gelecek umurunuzdaysa, onu ciddiye almak zorundasınız!..