Yapay Zekâ Çağı’na girmek üzereyiz.
Geleceğe o damga vuracak.
Bizim yerimize araştıran, düşünen, hatta karar veren robotlar yaşamımıza yön verecek.
Fena mı, ne güzel işte diyenler çok fazla!
Akıllı telefonlar sayesinde, okumayı, yazmayı, araştırmayı, konuşmayı unuttuk!
Yapay zekâ ile düşünmeyi de bırakırsak, insanoğlundan geriye ne kalacak?
Peki, yapay zekâya karşı mıyız?
Asla!
Endüstri başta olmak üzere pek çok alanda müthiş bir üretim zenginliği ve kalite sağlar ama eğer söz konusu eğitim ve öğrenci ise işte bu noktada bir değil, bin defa düşünmek gerekiyor!..
İstanbul’da, önceki gün, dünyanın en saygın kurumlarından biri olarak bilinen, İsviçre’deki Le Rosey okullarının öncülüğünde bir yapay zekâ sempozyumu gerçekleşti ve önümüzdeki on yıl içerisinde eğitimin olmazsa olmazlarından biri haline gelecek olan robot öğretmen- lerin artıları eksileri konuşuldu, tartışıldı...
Le Rosey’in patronu Phillippe Gudin ve Goldsmiths University of London’dan yapay zekâ çalışmalarıyla dünyaca ünlü profesör Mark Bishop ve bizden hocaların da katıldığı panelle ilgili ayrıntıları, haber sayfalarımızda geniş olarak bulabilirsiniz...
1880’de kurulan ve yıllık öğrenim ücreti yaklaşık bir milyon lirayı bulan Le Rosey’in 4. kuşak patronu Gudin ile daha önce eğitim üzerine epey sohbetimiz oldu, dünkü konuşmayı tümüyle yapay zekâya ayırdık. Çünkü bu konuda dünyada öncü konumdalar ve çok uzun süredir yapay zekâyla donatılmış robot öğretmenler üzerinde çalışıyorlar...
Sonuçta, yapay zekânın da bir insan ürünü olduğunu ve ne yüklenirse, ne görev verilirse, onunla sınırlı kalacağını söylüyor. Ama yine de temkinli. İşe bu sohbetten önemli satır başları:
Köle mi, efendi mi?
- Eğitimin öncelikli görevi, insanlık değerlerimizi ve sosyal sorumlu- luklarımızı öğrencilere aktarmaktır. Öğretmen robotlara da bu duyarlılık kazandırılacaktır.
- Bizde “Para, çok iyi bir köle ama çok kötü bir patron” diye bir atasözü var. Robotlar da öyle. Onları efendi yaparsanız olmaz!
- 80’li yıllarda, dünyaca ünlü ressam bir velimiz vardı, o zaman çok gençtim, elini omuzuma koyup, “Rosey’de yapacağınız en kötü şey, çocukları içki ya da uyuşturucuya alıştırmak değil, okula bilgisayarı sokup, onun esiri olmanız” dedi. Şimdi aynı uyarıyı yapay zekâ konusunda siz yapıyorsunuz!..
- Bizim öğrencilerimiz sürekli olarak sokağı, çevreyi temizliyor, sizde böyle bir alışkanlık yok. Müzelere, festivallere, maçlara gidiyor. Dersler kadar, okul dışı etkinliklere de zaman ayırıyorlar. Robot öğretmenler geldiğinde, sırtlarındaki akademik yükü azaltacağı için bu işlere ayıracak daha çok zamanları olacak.
- Robotlardan korkuyoruz da, gözünü kırpmadan katliam gerçekleştiren Amerikan askerleri onlardan daha mı az tehlikeli!
- Yapay zekâ sayesinde farklı kültürden insanlarla rahatlıkla konuşabileceksiniz, yine aynı şekilde, görmeyen ve duymayan iki insan ortak proje yürütebilecek.
- Yapmamız gereken, çocuklarımızın yaratıcı, hayal gücü yüksek, sosyal olarak insanlarla rahat iletişim kurabilmelerini sağlamak. Robot öğretmenler bunu engeller mi? Onlara böyle bir görev vermezseniz, bunu başaramazlar!
Özetin özeti: Teknolojinin esiri mi olacağız yoksa efendisi mi, sanki asıl tartışılması gereken bu!..