Eşlerden biri Van’da, diğeri Edirne’de, çocuk da Ankara’da kayınvalidelerde!..
Neden mi? Çünkü onlar, sözleşmeli öğretmen.
Öğretmenin mutlu olmadığı bir ortamda, mutlu öğrencilerden söz edilemez.
Öğretmen yaşayamadığı mutluluğu öğrencisiyle paylaşamaz.
Yüreği ve aklı, eşi ve çocuğundayken, ne kadar istese de kendi çocuğuna tattıramadığı gülücüğü öğrencilerine dağıtamaz!..
Öğretmen yetiştirme ve atama sisteminde her türlü başarısızlığa imza atan MEB’in en “gaddar” uygulamalarından biri de sözleşmeli öğretmenlere uyguladığı bu dayatma oldu!.
Sözleşmeli öğretmenlerden hemen her gün yürek parçalayan yüzlerce mesaj geliyor.
Eminiz ki çok daha fazlası Ankara’ya gidiyor!
Salı günü açıklanacak 2023 Vizyon Belgesi’nde eğer bu yönde bir düzeltme olmazsa, emin olun, o vizyon belgesi eksik vizyon belgesi olacaktır.
Hiçbir meslek mensubuna dayatılmayan böylesi bir uygulamaya öğretmenlerin mecbur bırakılması ve hele ki bunun MEB tarafından yapılıyor olması, anlaşılır gibi değil.
Öğretmen kökenli olmakla gurur duyan eğitimci bir Bakan döneminde, böyle bir dayatmaya devam edilmesi mümkün değil.
Eminiz ki en kısa zamanda, diğer pek çok dayatma gibi o da tarihin çöp tenekesine gidecektir.
Bu kararın altında imzası olanlar da asla unutulmayacaktır!..
‘Babam öldü mü?’
İşte o yürek burkan maillerden birkaçı:
- Bilmiyorum, sesimiz olur musunuz? Bunu çok isterim kendi adıma. Çünkü sözleşmeli öğretmenlere eş tayin hakkı verilmemesi, birçok aileyi derinden etkilemekte, aile birliğini, çocuk ebeveyn bağını olumsuz etkileyip neredeyse ilişkileri dahi bitirme düzeyine getirmektedir. Geçen hafta oğlum öğretmenine “Babamı hiç görmüyo-rum, babam öldü mü?” demiş, bu cümle her şeyi anlatmak-tadır. Bunu öğrendiğimde o kadar çok üzüldüm ki dayanamayıp size yazmak istedim. Çünkü sizin dışınızda kime yazacağımı açıkça bilemedim. Bu nedenle size ‘Sesimiz olur musunuz?’ diye sordum. Çünkü bizim gibi ayrı olan yüzlerce aile var. Lütfen artık buna daha insancıl, daha ilkeli bir çözüm bulunsun. Biz gerçekten yorulduk ve yıprandık. Lütfen kimse ‘Bilmiyorlar mıydı o zaman gitmeselerdi’ demesin. Bu cümleler empatiden yoksun, insancıl olmayan bakış açılarıdır. Kimse kimseyi eş ve iş arasında tercihe zorlayacak bir sisteme sokulmasın, sokulmamalı. Lütfen bir şey yapılsın.
- Milli Eğitim Müdürlüğü, aynı projede yer aldığım arkadaşıma kadrolu olduğu için teşekkür belgesi verirken, bana vermedi. Resmen onurum kırıldı.
- Sahte evliliklere göz yuman MEB, sözleşmeliyle aileleri parçalıyor.
- Biz sözleşmeli öğretmenler adeta savaş veriyoruz. Ailemizi koruma savaşı, uzaktan baba olma savaşı, evladını yalnız büyütme savaşı...
- Aile birliği anayasal bir haktır. Hiçbir sözleşme ve kanun Anayasa’ya aykırı olamaz. Adalet istiyoruz.
- Biz neden ailemizden ayrı kalıyoruz? Neden ya işimizi ya eşimizi seçmek zorunda bırakılıyoruz? Adalet bunun neresinde? Bilerek geldiniz diyorlar, ne yapsaydık, o kadar emek harcadığımız, atanmak için yıllarca beklediğimiz mesleğimizi mi bıraksaydık? Başka seçeneğimiz mi vardı?
- Kadroluya Doğu görevi hizmet affı getirdiler. Yıllar sonra, Doğu’da öğretmen durmuyor bahanesiyle bizleri 6 yıllığına çakılı kadroya atadılar. Adalet bunun neresinde? Çözüm basit! Doğu görevi yapmayan kadrolular da gelsin, 3 yıl Doğu görevi yapsın ya da bizlere de eş durumu tayini tanınsın.
Özetin özeti: Öğretmenler için ne yapılsa azdır!..