Ülkemizin hemen her açıdan bir turizm cenneti olduğunu bilmeyen, söylemeyen yok.
Dört mevsimiyle, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle, deniz, kum ve güneşin yanı sıra kayak ve termal olanaklarıyla, dini turizmin en önemli duraklarından biri olmasıyla ve sahip olduğumuz daha onlarca zenginlikle, yıl boyu turizm yapmak ve gelen turist sayısını 100 milyona çıkarmak, işten bile değil.
Ve 100 milyon turist demek, sadece büyük ekonomiye sahip olmak değil, zenginlik ve refah demek!
Ama bunun ne kadar farkındayız, işte o belli değil.
Farkındaysak neden gereğini yerine getirmiyoruz?
Değilsek neden farkına varmıyoruz, önünü açmıyoruz, milli bir mesele haline getirmiyoruz?..
Turizme evet mi, yoksa hayır mı?
Kısa adı UNWTO olan Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Turizm Örgütü, “Artık turist istemiyoruz” eylemlerini araştırmış.
Ankete katılanların yüzde 47’si “Artık turist istemiyoruz” derken, yüzde 49’u da turizmin zenginlik üreten ve kültür alışverişini teşvik eden etkisi olduğu için turiste karşı olmadıklarını söylemiş.
UNWTO Genel Sekreteri Zurab Pololikashvili, anket sonuçlarını değerlendirirken “Çıkan sonuçlar konuyla ilgili düzenlemelere gidilmesi gerektiğini gösteriyor” uyarısında bulunmuş.
İşte o anketin sonuçları:
- Katılımcıların yüzde 47’si yaşadıkları yere fazla turist geldiğini, bundan rahatsız olduklarını söyledi.
- Yüzde 52’si turizmin zenginlik yaratma ve gelir düzeyini yükseltip toplumsal denge kurmada olumlu etki yaptığına inanıyor.
- Yüzde 49’u turizmi daha iyi yönetmek için önlemler alınması gerektiğini düşünüyor.
Başka ülkeler bir yana bizde de durum farklı değil.
Turizmi altın yumurtlayan tavuk ya da petrolden daha büyük bir zenginlik olarak görenlerin yanı sıra ‘her türlü yozlaşmayı da beraberinde getiriyor’ diye bakanlar da var.
Ve bu konuyu daha büyük bir sorun haline gelmeden, kendi içimizde de fazlasıyla konuşmamızda yarar var.
İyileştirme ve daha iyi yönetim konusuna gelince, kat edeceğimiz çok yol var.
TÜRSAB kazanı
Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği TÜRSAB’ın, birbirini suçlama kazanı fena halde kaynıyor.
Tüm dikkatlerin, yeniden canlanan sektöre yöneltilmesi gerekirken, sektör içi çekişmeler hızla can sıkıcı noktalara gidiyor.
Görünen o ki, eski ve yeni yönetim arasındaki görüş ayrılığı birkaç konuyla, birkaç kişiyle sınırlı değil.
Umarız, sektöre zarar verici boyutlara gelmez.
Çünkü önlerinde daha kat edecekleri çok zorlu süreçler var.
Rakipleri de birbirleri değil, farklı ülkeler olacak.
Eğer sevdaları, turizmi zirveye taşımaksa, gittikleri yol, yol değil!..
Erken rezervasyon
Erken rezervasyonun sağladığı fiyat avantajları, dünya turizminin lokomotiflerinden biri.
Son yıllarda bizde de uygulanmaya başladı ama sanki bu konuda da işin suyunu çıkarmak üzereyiz.
Tıpkı indirimli satışlarda olduğu gibi önce fiyatları yükseltiyor, sonra düşürüyormuşuz!..
Bu konuda yoğun şikâyetler geliyor, ilgili tüm kurum ve kişilere duyururuz. Bindiğiniz dalı kesiyorsunuz, haberiniz olsun!..