Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ömrünü turizme adayan ve dünyadaki turizm hareketlerini çok yakından izleyen, kriz sonrasında oluşturulan Turizmde Yeni Hamle ve Hareket Platformu’nun Başkanlığını yürüten Hüseyin Baraner, Turizm Bakanlığı’nın, Kültür Bakanlığı’nın gölgesinde kaldığına dikkat çekerek, “Bu iki bakanlık mutlaka birbirinden ayrılmalıdır. Çünkü biri derinlik, diğeri hız gerektirir, ikisi bir arada yürümüyor” dedi.
Önceki gece Genç Bakış’ın konuğu olan Baraner, nerede hata yaptık sorusundan, yapılması gerekenlere kadar çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. İşte satır başları:
Krizin nedenleri?
- Türkiye genelinde ülkeler bazında yüzde 25 ile 40 arası bir düşüş var. 2016, Türk turizm tarihinin en kötü yılı olarak kendini gösteriyor.
- Bizim sektörümüzde olmaması gereken ne varsa bir yıl içinde kendini gösterdi. Son 6 aydır ülkemizde yaşananlar bana travma yaşattı.
- Suriye’de yaşananlar sadece Türkiye’ye değil Avrupa’ya da Almanya’ya da travma yaşattı. 8 ay içerisinde 1 milyon mülteci girdi. Merkel bu yüzden makamını bile kaybedebilir..
- Turizm destinasyonlarında olan belediyeler, belediye başkanları turizmi tam kavrayamadı. Derin kültür, işletme bilgisi ve estetik duygusu bazı yörelerimizi yönetenlerde olmadığı için yapılanlar fayda vereceğine zarar verdi.
- Eğer barışçı değilseniz ben barış ülkesiyim diyemiyorsunuz. Dinler arası inanç turizmi istiyorum deyip de kiliselerinizi dört duvar arasında saklıyorsanız, insanları inandıramıyorsunuz. Sahici olmanız lazım.
- İspanya, Portekiz ve Yunan turizmi hareketsizlik içindeydi. Türkiye’den kaçan satışlar, onları uçurdu.
- Türk turizminin en kara tarafı 300 lira olan halıyı 3000 liraya satmak. Türkçe deyimi ile dolandırmak.
- İyi ve güçlü olduğumuz yıllarda, piyasayı, ürünleri ve müşteriyi çeşitlendirmedik. Nasıl olsa Almanya’dan 5 milyon, Rusya’dan 4 milyon, Hollanda’dan 800 bin geliyor, bir fuara gider, 2 broşür dağıtır, bir poşet veririm, işim biter gibi düşündüler.
Turizm politikası!

‘Turizm Bakanlığı Kültür’den ayrılsın’

- 80’lerden sonra rahmetli Özal’ın vizyonu ile Türkiye’de sıfırdan turizm hareketi başlattık. Misafirperverliğimiz, muhteşem becerilerimiz, yabancıları heyecanlandıran sunduklarımız, yemekler, müzikler, kültürümüz dünya insanlarını büyüledi.
- Belek diye bir yer oluştu. Sıfır bölgeden 50 otele vardık.
- 80’li yıllarda küçücük baraka büyüklüğünde olan Antalya Havalimanı, 90’lı yılların başında Avrupa’nın en büyük yolcu havalimanlarından biri oldu.
- Türk turizmi 30 yılda çok hızlı büyüdü, bazılarımız şımardı.
- Şimdiki bakanımızın 2 altın sözü var. İlki: “Türkiye’de turizmci yok, daha çok otelci var”. İkincisi de “Biz Türkiye’ye gelen turiste dokunmuyoruz” dedi.
- Bugüne kadar masaya vurarak, bağıra bağıra, özgüvenli olarak, “Ben bu ülkenin Turizm Bakanıyım” diyen çok az bakan gördük. Ya kültürün arkasına saklandılar ya başka meziyetlerin arkasına. Hep kısık sesle “Turizme ben bakıyorum” dediler. Ama hiçbir eser bırakamadılar.
- Türk turizmi Türkiye’nin ek işi değil. Ülkenin en büyük sektörü ve istihdam alanı. Türkiye’nin 24 saat açık bankasıdır. Halka günde 10 euro’dan 100 bin euro’ya para basan ve dağıtan mekanizması olan 24 saat açık tek şubesidir dünyada. Bacasız sanayidir.
Eğitimli turizmciler
- Turistlerden önce turizmde çalışan genç insanlarımızı memnun etmek mecburiyetindeyiz. Garsonluk yapabilirsiniz, ön büroda çalışabilirsiniz ama önünüzü göremiyorsunuz. Ne kazanç var, ne de kariyer şansı.
- 12 - 14 saat çalışanların aldıkları ücretlere bakarsak, neredeyse bir sömürü var.
- Turizm çalışanlarına net kârdan yüzde 1 prim verilebilir.
- Türkiye’de 4 bin otel var. Bunun yarısı Antalya bölgesinde. Bunların bir şekilde kontrol altına alınması ve kurumsallaştırması lazım.
- Turizmci tarihçidir, sporcudur, iyi bir aşçıdır, yazardır, şairdir, müzisyendir. Bu sebepten dolayı 39 yıl önce meslek olarak seçtim. İlaç sektöründen, helikopter pazarlanmasından, herhangi bir ürünün satılmasından tutun, cenaze sektörüne kadar tesir eden sihirli bir sektör.
- Türkiye’de turizmci genelde dünyaya bakış açısı olarak mali imkânları bilgisine göre daha dar olan insanlar. Bir rehber, 5 dil konuşuyor, cebinde 30 euro yok. Yatırım yapamıyor. Diğerine bakıyorsunuz, cebinde 150 milyon dolar var. Ben yaparım kardeşim diyor.
Nasıl kalkındırabiliriz?
- Bu iş, yüzde 100 duygusal bir iş. Ben mutlu değilsem, kimsenin tatilini mutlu kılamam.
- Türkiye hakkında hiçbir bilgi vermiyoruz, felsefesi, kültürü hakkında sunum yapmıyoruz. Alakasız eğlence türlerini sunuyoruz.
- Diğer ülkelerde turizmde çalışacak insan yok. Türkiye’nin en büyük artısı bu.
- Her otelin kardeş bir köyü olsun, o köyden herhangi bir heyet gelsin konuşmalar yapsın dedik, olmadı.
- Sultanahmet Meydanı’nı medeniyetler meydanı olarak yeniden buluşma noktası yapabiliriz. Bütün medeniyetleri oraya davet edip binlerce konu üzerine toplantı yapıp, Sultanahmet’i medeniyetlerin Kâbe’si haline dönüştürebiliriz.
- Üsküdar’dan Sarayburnu’na iki el yapıp onun altından geçsin kruvaziyerler. Asya, Avrupa ile buluşmak istiyor, mecburiyeti var gibi semboller yapabiliriz. Bunlara ihtiyaç var.
- Kültür ve Turizm Bakanımıza “Kendi dalında marka olmuş en seçkin insanlarını Türkiye Cumhuriyeti turizm elçisi olarak deklare edin” dedim. Bir yazarımız, sanatçımız, gazetecimiz, sporcumuz, aşçımız, şairimiz... Çok hoş buldu. Nasıl UNESCO’nun temsilcileri, varsa Türkiye’nin turizm elçileri olsun.
- İstanbul’un rötuşlu fotoğraflarıyla heyecan yaratamazsınız dünyada. Silueti bozmayacaktık. O iş bitti artık...
Özetin özeti: Turizmin öneminin ne kadar farkındayız? Olsaydık böyle olur muydu!..