En ağır eğitimi onlar alıyor, en zor koşullarda onlar çalışıyor, en aza yakın parayı onlar kazanıyor, muhataplarından en fazla zılgıtı onlar yiyor, mecburi hizmetin en ağırı onlara dayatılıyor, uzmanlık yapmayana hayat şansı yok gibi ve istediğin bir fakülteyi ve istediğin bir alanda TUS’u kazanmak tam bir ömür törpüsü!..
Canımız yanmadığında, oramız buramız ağrımadığında, bir yakınımıza bir şey olmadığında, hallerine acıyıp, vah vah diye dudak bükeriz ama ellerine düştüğümüzde de kurtarıcı bir melek gibi görürüz, ta ki iyi oluncaya kadar...
Böylesine kutsal bir mesleğin temsilcilerinin sadece bugününü değil, görev yaptıkları her günü canı gönülden kutluyoruz.
Bizden uzak durun ama hep en yakınımızda olun. Şefkatli, şifalı elleriniz üzerimizden hiç eksik olmasın!..
İyi ki varsınız...
ÖSYM Holding!
Eğitimden nemalanılır mı?
Hele ki bir de devlet kurumuysanız ve bu konuda devletten ciddi yardım alıyorsanız.
Ama eğer adınız ÖSYM ise, uçan kuştan, soluduğunuz havadan bile nasıl para kazanırız diye düşünmeye başlarsınız.
Müşteri, nasıl olsa hazır!
İstediğin fiyatı belirle, istediğin kuralı koy, istediğin gibi ihaleye çık, nasıl olsa, ne soran var ne de sorgulayan...
ÖSYM’nin sınavlarına hemen her yıl milyonlarca aday katılıyor ve ÖSYM yüz milyonlarca lira para kazanıyor!
Üniversite birinci basamak sınavı YGS’den 60 lira aldı, ikinci basamak LYS’de muhtemelen iki üç katına çıkacak.
Biz buna çok derken, dün KPSS başvuruları başladı ve başvuru ücreti 400 ile 600 lira arasında değişiyor.
Çoğu değil, neredeyse tamamı işsiz olan, ailelerinden cep harçlığı isterken bile yerin dibine giren gençler, şimdi onlardan 600 lira sınav harcı nasıl isteyecekler. Üstelik hiçbir iş garantisi yokken!
Onların yerinde kaçımız olmak isterdi ki!..
ÖSYM, öğrenci ve işsizler üzerinden para kazansın diye kurulmuş bir kurum değil!
Hele hele, topladığı yüz milyonlarca lirayı keyfi ihalelerle savursun diye kurulan bir kurum hiç değil.
Pazar günkü YGS’de dağıtılan ürünlerden pek çoğu Alman malıydı. Yakında Hollanda malları da ortaya çıkar.
Ceplerinde harçlıkları var mı, yok mu demeden adeta gasp edilen bu paraları harcarken, hiç olmazsa yerli ürünler ve işe yarar malzemeler seçilseydi, gam yemezdik.
Ne kalemler kalem, ne silgiler silgi, ne de kalemtıraşlar kalemtıraştı.
Bu ürünleri, bile yapamıyorsak yuh olsun size, yapıyoruz da ÖSYM almıyorsa onlara da yuh olsun!..
Haraç gibi harç!
Dünyanın neresinde giriş sınavlarından bu kadar yüksek harç alınıyor?
Ve sınav harçları, yine dünyanın neresinde bu kadar hızla artıyor?
Neredeyse beş yılda beşe katlandı. Yazık değil mi, öğrenciye, veliye, işsiz gençlere...
Hatalı soru soruyorlar, itiraz için para alıyor.
Puan hesaplamasını yanlış yapıyorlar, itiraz için para istiyorlar..
Kitapçığınızı, cevap kâğıdınızı görmek istiyorsunuz, para olmadan adım atmıyorlar.
Oysa tüm bunlar, onların yasayla belirlenmiş asli görevleri ama onlar hâlâ bir holding mantığıyla düşünüp, kasalarını doldurmanın yollarını arıyorlar.
125 bin kamera almışlar, sanki sınav merkezi değil de istihbarat merkezi!
Ayrıca, milyonlarca da kalem, silgi, kalemtıraş, tonlarca da şeker ve su!
Kameralar yılda üç beş gün kullanılıyor, diğerleri de sınavdan sonra çöpe atılıyor.
Türkiye bu kadar zengin bir ülke mi?..
Ülkemizin en güvenilir ve itibarlı kurumu şimdi niye dibe vurdu, nasıl bu hale geldi?
Keşke birileri artık bunu sorgulasa!
Yoksa olan, devlete olan güvene oluyor. Onlar yüzünden itibar erozyonu yaşıyor!..
Özetin özeti: Gençlerimizi daha hayata başlamadan her şeyden nefret ettiriyoruz, buna hiç ama hiç kimsenin hakkı olmamalı!.