Bilim ve teknoloji her şey mi?
Elbette değil.
Ama bu, dün ve bugün de çok önemliydi, yarın da öyle olacak.
Peki, bu konuda gerekeni mi yapıyoruz yoksa göz mü boyuyoruz?
Mevcut tabloyu daha iyi anlayabilmek için işte sizinle paylaşacağımız yazılardan ilki: “1500’lerde uzak kıtaların keşfi, bol hammadde sağladı. Ardından Batı’da endüstri hareketleri başladı. Hıristiyanlığın bilim üzerindeki baskısı, Protestanlık mezhebinin doğuşuyla zayıflamaya başlayınca bilimsel buluşlar ardı ardına geldi.
Buhar makinesi, matbaa, tekstil cihazları, elektrik enerjisi derken 1900’lere ulaştık.
1901’de elektronun Thomson tarafından keşfedilmesiyle elektronik cihazlar üretim sürecine dahil olmaya başladı. Lambalı devreler, diyot, transistör, entegre, mikroişlemci derken 1980’lerde kişisel bilgisayarlar sistemi kuşatmaya aldı. 2000’lerden sonra kompakt (küçültülmüş) akıllı elektronik kartlar her cihazın içine girdi. ABD, Almanya, Çin, G. Kore, Fransa, İtalya, Finlandiya, vb. ülkeler öğretim örgülerine yazılım ve entegre kodlama derslerini dahil ettiler. Türkiye, bu konuda da kopyalama, gösteriş yapma noktasının ötesine geçemedi.
- Okullardan bilgisayar dersleri yüzde 90 oranında kaldırıldı.
- 2005’ten sonra MEGEP (Mesleki Eğitimi Geliştirme Projesi) başlatarak meslek liselerinin ana dersleri yok edildi.
- Sendikalar, okulların yönetim düzenini altüst etti. Liyakat kenara itildi.
2018 yılı itibarıyla 81 vilayetin tümüne yakınında kodlama, robotik adı altında temelsiz çalışmalar devam ediyor. Bu yapay çalışmaların ana ekseni şu: Her öğrenciye kodlama öğretilmeye çalışılıyor. Ancak bu temelsizdir. Sadece arabayı kullanma öğretiliyor. Direnç, diyot, kondansatör, bobin, entegre nedir öğretilmeden kopya kodları entegreye yüklemeyi öğretmek fayda sağlamaz.
Japonlar, ilkokul çocuklarına önce basit devreleri kurduruyor. Bizde devre kurma becerisi üzerinde duran yok. Hazır kartlara kopya edilmiş kodları yüklemek, bunu anlamadan yapmak hiçbir patent/buluş sağlamaz.
MEB, 10 yıldır ders kitaplarını parasız veriyor. Bu kitapların çoğu bilimsellikten uzak! Öğretmenlerin tümüne yakını MEB’in verdiği kitapları yetersiz gördüğü için kullanmıyor. Başka eserleri tercih ediyor. Her yıl 150 milyondan fazla kitap dağıtılıyor. 8 ay sonra bunlar hurdaya gidiyor. Her şey özelleştirilirken ders kitapları devletleştirildi!
Asgari ücretliye de milyonere de bedava kitap verilmesi toplumu beleşçiliğe, emeksiz yaşamaya alıştırmaktadır. 30 yıl önce tüm okullara DOS ile çalışan bilgisayarlar kuruldu, 5 yıl sonra da çöpe atıldı. 2000’lerde yeniden bilgisayar dersi için sınıflar oluşturuldu. Bunlar da 2010’larda çöpe atıldı. Zira ortaokul ve liselerden temel bilgisayar dersleri kaldırıldı.Bilgisayarı iyi seviyede bilemeyen çocukların kodlama öğrenmesi bir fayda sağlamaz. Assembler, Basic, C gibi dilleri bilen öğretmenler okullara sokulmadığı için fen, matematik, teknoloji tasarım, vb. öğretmenleriyle kodlama öğretilmeye çalışılıyor. Sadece arabayı kullanmayı bilen kişiler robot yapar. Ama bu aygıtın bir motoru bozulduğunda arızanın nerede olduğunu teşhis edemez. Gerçekten kodlama dillerini bilen öğretmen sayısı binde 1 seviyesindedir. Sadece 2-3 robot yaparak patent, buluş, Ar-Ge, inovasyon pencereleri açılmaz.
Siyah beyaz TV’yi, Beta videoyu, VCD’yi, DVD’yi, plazma TV’yi, LCD TV’yi, LED TV’yi aldık... Ortaya buluş çıktı mı?
200 kadar üniversitemizin bir tanesi bile yerli işletim sistemi, kodlama dili üretebildi mi? Sırbistan, İsrail, Finlandiya, İtalya gibi ülkeler fırladı gitti. Bugün her okula giren Arduino kartları 2005’te iki İtalyan mühendis üretti. Şimdi dev bir şirket oldular... Bizde devasa şirketler var ama hâlâ eğitim amaçlı bir kart üretilmedi...
Kodlama, robotik, STEM ilk önce modern mesleki teknik liselerde başlamalıdır. Milyonlarca dolarlık kaynak harcanarak her okula kodlama setlerinin alınması gaflettir. Kendini kandırmadır...”
Özetin özeti: Bu konuda herkesin söyleyecek sözü olmalıdır...