Sosyal medya olur da sosyal yoksulluk olmaz mı?
Bir grup öğrenci, bu konuya kafa yormuş, projelendirmiş, platform kurmuş ve çözüm yolları arıyor.
Sosyal medya, sosyalleştiriyor mu, yoksa asosyalleştiriyor mu tartışmaları devam ediyor ve herkesi memnun edecek bir cevaba ulaşmak mümkün değil.
Peki, bu gençler neden böyle bir projeye gerek duydular, en önemlisi de ne yapmak istiyorlar?
Kullanan değil, üreten!
Farklı üniversitelerden gençlerin bir araya geldiği bu platform, öncelikle dijitalleşen dünyada, yalnızlaşan gençlerin, gelinen noktanın farkında olma sürecini artırmayı amaçlıyor.
Daha da önemlisi, teknolojiyi kullanan değil, teknolojiyi verimli kullanarak üreten bir gençlik hayali kuruyorlar.
Ulusal Ajans’ın da desteklediği projenin diğer partnerleri ERASMUS ve Kalkınma Bakanlığı.
Yoksulluğun en kötüsü
Yoksulluğun bin türlüsü var ama sanki en kötüsü sosyal olanı.
Nasıl ki, en büyük zenginlik insan biriktirmekse en büyük yoksulluk da yapayalnız kalmaktır.
Peki, yoksulluk nedir?
Yoksulluk, ekonomik, sosyal ve politik boyutları olan karmaşık yapısı nedeniyle tanımlanması güç bir kavram olup, üzerinde uzlaşılmış tek bir yoksulluk tanımı bulunmamaktadır.
Bu yüzden, gelin önce bu konudaki kavramlara bir göz atalım:
* Genel anlamda yoksulluk, toplumun yaşam standartlarının belirlenen bir düzeyinin altında kalma durumu olarak tanımlanıyor. Ancak yoksulluğun kapsamı, mekândan mekâna ve dönemden döneme refah düzeyindeki farklılıklara bağlı olarak değişiklik gösteriyor.
* Örneğin, farklı ülkelerde yoksul kabul edilen kişiler arasında önemli farklar var. Toplumsal olarak Türkiye’de 15 yıl önceki yoksulluk algısı ile şimdiki yoksulluk algısı oldukça değişti. Kırsal ve kentsel alanlarda yaşayan insanlar için de yoksulluk kavramı çok farklı. Biri karnı doyduğunda mutlu oluyor, öteki yurt dışı tatile gidemediğinde kendini yoksul hissediyor.
* Kırsal-kentsel yoksulluk ayrımı, tek başına ekonomik verilerle değil, sosyal, eğitim, sağlık, ulaşım vb. imkânlarla da yapılır hale geldi.
* 19. yüzyılın sonlarında İngiltere’de yapılan ve gelir ile tüketim harcamalarını esas alan çalışmalarda yoksulluk, ‘bireylerin temel ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde kaynağa sahip olamaması durumu’ olarak tanımlandı.
* Dışarıdan bakıldığında yoksulluğun temel kriterini gelir veya giderler oluştursa da yoksulluk tek başına ekonomik bir süreç değil. Dünya Bankası ve Uluslararası Çalışma Örgütü yoksulluk endeksinde kriter olarak gerekli gıda harcamasını dikkate alırken, sonraki çalışmalarda temel eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim, giyim veya barınma gibi gıda dışı ihtiyaçların karşılanamaması durumu da yoksulluk tanımı kapsamına alındı.
* OECD ise yoksulluğu kişinin yoksun veya kapasitesiz olduğu her alana ilişkin yapılabilirliğine göre tanımlamış!
Anlayacağınız, konu derin ve gençler de bu konuda kararlı.
Türkiye’nin dört bir yanına yayılmak istiyorlar. Onlara www.sosyalyoksulluk.com adresinden ulaşabilirsiniz.
Özetin özeti: Zenginleştikçe yoksullaşıyoruz ama daha vahim olanı, bunun farkında bile değiliz. Bu yüzden bu konuda farkındalık yaratan gençlerimizi alkışlıyoruz.