Bazılarımız şaşı ama hangimiz?
Aynı olaya, aynı resme, aynı Anayasa’ya, aynı tarihe, aynı maça, aynı ekonomiye bakıp da bu kadar farklı yorum başka türlü olmaz!
Birimizin ak dediğine diğerimiz kara diyor, birilerimizin yerin dibine batırdığını diğerimiz göklere çıkarıyor.
En tartışılmaz metinlerden biri olan Anayasa’ya bakış açımız bile farklı değil.
Ekonomi ya da futbol söz konusu olduğunda, iş daha da bir içinden çıkılmaz hale gelebiliyor.
Üniversiteler ne için var? Bunun için.
Ama nedense biri bile çıkıp, sosyolojik anlamda nasıl bir transformasyon geçiriyoruz bunu bize anlatmıyor...
Peki, bu durum, sadece bizde mi var?
Hemen her yerde yaşanıyor ama sanki bizimki biraz abartılı boyutlarda...
Hem de sadece siyasette değil, yaşamın hemen her alanında, benzer tablolarla karşılaşmak mümkün!
Alın size çok çarpıcı bir örnek.
Hem milyonlarca insanımızı ilgilendiriyor hem de devletin çok önemli iki kurumunun aynı konudaki iki farklı yorumu!..
ÖSYMzedeler!
Bilindiği gibi önceki hafta sonu, üniversite birinci basamak sınavı YGS vardı ve ÖSYM’nin 9.45 kuralı yüzünden, bazı öğrenciler, 10.00’da başlayacak YGS’ye, 9.46’da gitmelerine rağmen sınava alınmamışlardı.
Bir dakika yüzünden, bir yılları yanan öğrenciler Ankara’da gündem olmuş ve konu, hem TBMM’de tartışılmış, hem de Başbakan ve Cumhurbaşkanı’na kadar gitmişti...
Sınava alınmayan öğrencilerin görüntüleri de bir hayli ses getirmişti...
İşte o öğrencilerden bazıları, Ankara’da sadece ceza verenler yok, adalet dağıtanlar da var diyerek, Kamu Denetçiliği Kurumu’na başvurdu.
İşte gelinen son nokta:
Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, Yükseköğretime Geçiş Sınavı’na (YGS) geç kaldıkları için giremeyen öğrencilerden kuruma şikâyet geldiğini belirterek, “Hukuk çerçevesinde bunları değerlendireceğiz. ‘Sınav saatinden 14 dakika erken geleni almıyorum’ demekle Anayasa’nın 42. maddesini ihlal etmiş olursun. Yazık günah değil mi?” dedi.
Malkoç, şunları kaydetti:
“Verilen bu yetkiyi ölçülü kullanacaksın. Bir dakika geç kaldım diye, benim bir yılımı elimden alamazsın. Almaman gerekir. Efendim, diğer öğrencilerin konsantresi bozuluyormuş. Geçmişte de bu oluyordu. Kaç tane şikâyet geldi size? Veya bunun kaçı basına yansıdı? Ona göre düzenleme yap. Sınavdan 14 dakika önce geliyorum yanına, sen diyorsun ki ben seni sınava almıyorum. Kanaatimce böyle bir hak olmaması gerekir. Kuruma da müracaatlar var.”
Şimdi ne olacak?
Malkoç, sıradan bir isim değil. Bu göreve gelmeden önce, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başdanışmanlarından biriydi. Yani bir anlamda Külliye’nin de nabzını tutanlardan biri.
Peki, bundan sonrası ne olur?
Sınavdan önce salonda olan öğrencilere yeni bir hak tanınabilir mi?
TEOG’da tanınıyor da YGS’de neden tanınmasın diyenler de çıkabilir, zamanında gelseydi diyenler de?
Yine aynı şekilde, 10.00’da kalkacak uçağın kapıları 9.45’te kapanıyor, niye ona hiç kimse bir şey demiyor diyen de olabilir.
Söz konusu bakanlar ya da hasta olduğunda, 10.00’daki uçağa 10.00’da binen de oluyor, geciktiren de diyebilir.
Yani, yazının başında da belirttiğimiz gibi, olaylara bakış açılarımız çok farklı.
Bunu çok renklilik olarak görenler de var, öküzün altında buzağı arayanlar da.
Anlayacağınız, biz buyuz ve sanki zor değişiriz...
Özetin özeti: Farkındalık iyi ama sanki bu kadar da fazla mı yoksa aynen yola devam mı?..