YÖK’ün Ali kıran baş kesenliği azaldı diyorduk ama görünen o ki hâlâ kraldan çok kralcılarmış.
Arkası olmayan ya da taktıkları üniversitelerin burnundan getiriyorlarmış.
Kimi üniversitelere, tepside sundukları açılma, öğrenci alma, öğretime başlama, kontenjan, kadro açma gibi kolayca verdikleri izinleri, hoşlarına gitmeyen üniversiteler için cehennem azabı haline getiriyorlarmış.
YÖK ve YÖK denetçilerinin yaptıklarını duydukça, afakanlar bastı.
Haklı ya da haksız oldukları su kaldırır.
Önemli olan, ne kadar objektif oldukları ve her üniversiteye eşit mesafede olup, olmadıkları...
Yekta Hoca’nın önceki başkanlara göre bu konuda çok daha adil olduğuna inananlardanız ama belli ki bizim de gözümüzden kaçan çok ayrıntı varmış!..
Denetim ve kalite konusunda sonuna kadar YÖK’ün yanındayız. Ama adil olması koşuluyla!
Birinin hatalarını görmezden gelip, diğerlerinin canına okumak için öküzün altında buzağı ararsanız, yaptığınız iyi işleri de gölgelemiş olursunuz.
YÖK sanki şu an o noktada!
Sorular, sorular...
Gelelim sorulara:
- Yardımcı doçentlik kaldırıldı, doktor öğretim üyeliği getirildi. Peki, doğru olan bu muydu? Uygulama nasıl gidiyor?
- Vakıf üniversitelerinin yurt dışında şube açmalarına ilgili devletler izin verirken, YÖK neden engel çıkarıyor?
- Boş kontenjanlar konusunda en büyük kabahatli kim? Neden ve niye önlem alınmıyor?
- Norm kadro uygulaması ne kadar adil, kadro dağılımının üniversitelere bırakılması nasıl denetlenecek?
- İnsan gücü planlaması ve ülkemizin ihtiyaçları konusunda neden doğru bir analiz yapılamıyor?
- Fakülte ya da yüksekokul açılırken, objektiflikten neden bu kadar uzak kalınıyor?
- Tek öğrenci dahi kayıt yaptırmayan bölümlerin maliyetinin hesabını kim verecek?
- Hedeflerle, uygulana-bilirlik ve sonuçlar konusunda ne kadar tutarlılık var?
- Tematik üniversitelere neden çelme takılıyor?
- Devasa kampüsler kurulurken, siyasetçilere, neden doğrular anlatılmıyor?
- Araştırma üniversitesi ilan edilen üniversiteler, bugüne kadar hangi projelere imza attılar?
- Üniversitelerimizin dünya sıralamasındaki yerleri konusunda ne düşünüyorlar?
- Farabi Programı ne oldu?
- Üniversite ve öğrenci sayısı katlanırken, Erasmus’tan yararlanan öğrenci sayısı neden aynı hızla artmıyor?
- Doçentliğe yükselmede sunumun kaldırılması konusunda doğru adım atıldığına inanılıyor mu? Tezleri kim hazırlıyor?
- İdari ve akademik atamalarda liyakate ne kadar önem veriliyor? Bir üniversite için geçerli kurallar diğerleri için de geçerli mi?
- Yabancı dille eğitim yaptığını iddia eden üniversiteler bunu hangi oranda gerçekleştiriyor?
- YÖK üyeleri, rektör ve dekanlardan ne kadarının uluslararası yayını, referesi, patenti ve ürüne dönüşen projesi var?..
Neden önemli?
Benzeri sorular, hemen her sektör için sorulabilir ve cevaplar da çok faklı olmaz!
Ama eğitim farklı!
MEB ve YÖK, sadece eğitime ince ayar vermekle kalmıyor, ülkemizin geleceğine de yön veriyor.
Onların başarısı nasıl ki ülkemizin gururu ise yaptıkları her yanlış da kayıp zaman, kayıp yatırım, kayıp hayaldir!
İşte bu yüzden, yöneltilen soruları bir eleştiri gibi değil, daha iyisini bulma arayışı olarak değerlendirelim.
Zor olanı başarıp, altyapıları tamamladık, şimdi sıra üstyapıda ve
bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koyduğu son hedefleri yerine getirelim yeter!
Özetin özeti: Kimden ne istiyorsak, önce kendimiz yapalım!..