Hemen her yıl binlerce yeni özel okul açılıyor.
Bu iyiye mi işaret yoksa kötüye mi?
Çok iyi oluyor diyenler de var, eyvah eyvah diye felaket senaryoları yazanlar da.
Özel öğretim kurumlarındaki hareketlilik, lise ya da üniversitelerde değil, anaokulundan doktoraya kadar, eğitimin her kademesinde çığ gibi büyüyor.
Peki, bu gelişimin artıları ve eksileri neler? Gelin önce onları, hep birlikte irdeleyelim, sonra da, sektörde olası bir kriz yaşanmadan, alınması gereken önlemler neler olabilir, onları konuşalım!
Artılar
Özel okullardaki okullaşma oranları zaten çok düşüktü, sınav sistemindeki karmaşa ve mevcut kolejlerden pek çoğunun kendisini yenileyememesi, velilerin yeni okul arayışı içerisine girmesine neden oldu. Bu da sektörü patlattı.
İşte, özel okullaşma oranının artmasıyla kazanılan bazı avantajlar:
- Devlet üzerindeki eğitim yükü azalıyor.
- Daha iyi eğitim için rekabet ortamı oluşuyor.
- Farklı eğitim modelleri deneniyor.
- Atama şansı bulamayan öğretmenler için yeni bir şans oluyor.
Eksiler
- Kontrolsüz bir şekilde büyüyorlar.
- İyi-kötü ayrımı yok. Parayla diploma satanlar var.
- Pek çoğu eğitim kurumu olmaktan çıktı, ticarethane gibi çalışıyor.
- Vaat ettiklerinin yarısını bile gerçekleştiremeyenler var.
- Ücretler anormal boyutlara çıktı.
- Veli ve öğrenci memnuniyeti, verdiğinin karşılığını alamadığı için yerlerde sürünüyor.
- Birçoğu insan odaklı değil, sınav odaklı, adeta yarış atı yetiştiriliyor!
Yapılması gerekenler
Özel okula karşı olmak ya da tek çare olarak özel okulları görmek, yanlışların en büyüğü olur.
Bu yüzden olaya daha geniş bir perspektiften bakmak gerekiyor.
Örneğin devlet, inşaat, tarım, hayvancılık, turizm sektörüne sağladığı desteğin bir benzerini, en azından KDV’yi kaldırarak, eğitime de sağlayabilir.
Başka?
İşte önemli satır başları:
- FETÖ benzeri yeni bir oluşumun yaşanmaması için çok dikkat olunması gerekiyor.
- Kaliteden asla taviz verilmemeli
- Asıl amaç, daha çok para kazanmak değil, daha iyi eğitim olmalı.
- Özel okulculuğu geliştireceğiz diye en iyi devlet okulları bile sıradanlaştırılmamalı.
- Akademik lise ve sadece kontenjanları doldurmaya yönelik popüler fakültelerin açılmasına izin verilmemeli.
- Sınav odaklı eğitim kurumları yerine, üretim odaklı tematik lise ve üniversiteler teşvik edilmeli.
- Özel okul sahipleri gibi devlet de eğitimi bir kâr kapısı olarak görmemelidir...
Yeniden yapılanma
Özel öğretim kurumlarının kontrolsüz bir şekilde büyümeleri önümüzdeki yıllarda olası bir ekonomik krizde çok ciddi kırılmalara neden olabilir...
Okulların kapısına kilit vurulması ticari şirketlerinkine benzemez!
Öğrenciler üzerinde derin yaralar açar.
Yine aynı şekilde, işleri bozulan bir velinin çocuğunu kolejden almasının manevi yıkımı, maddi yıkımdan çok daha ağır olacaktır.
Bu çerçevede, yıllardır, ısrarla dile getirmemize rağmen, özel öğretimin zorunlu sigorta kapsamına alınmaması çok manidar.
Sigorta primlerinin üçte birini devlet, üçte birini veli, üçte birini de okul sahipleri karşılar ve hiç kimseye de yük getirmez. Ama nedense bu kimsenin umurunda değil. Öncü olan kazanacaktır ancak böyle bir girişimci de yok!
Özetin özeti: Özel öğretim kurumları sektörel bazda daha da büyümeli ama bu büyüme asla hormonlu olmamalı!..