Deliye krallık vermişler, önce babasını kesmiş!
ÖSYM’nin de onlardan farkı yok!
Öğrencilere hizmet etsin diye kuruldu ama o, öğrencilerin canına okuyor!
Cumhurbaşkanı, yüksek mahkeme, TBMM de dahil, hiçbir kurumun onun kadar yetkisi yok.
İşin garibi de bu kuruma dur diyen yok!
Üstelik toplumu doğru bilgilendirmiyor.
Şifre skandalında, çalınan soruları, çalınan hayalleri bir bir yazdığımızda, Başbakan’ı, Cumhurbaşkanı’nı yanlış bilgilendiren, yok böyle bir şey, bize çamur atıyorlar diyen, yanlışsız tek sınav yapamayan, yeni soru hazırlamaya zamanımız yoktu diye bir önceki sınavın sorularını soran, on binlerce adayın puanını yanlış hesapladığı için, tüm puanları yeniden hesaplamak zorunda kalan kurum sanki kendileri değil de başkasıymış gibi, millete ve devletin en yüce kurumlarına, hak hukuk, adalet dersi veriyor.
Daha da önemlisi, hiçbiriniz umurumuzda değilsiniz diyor...
İşte bu ÖSYM, Kamu Denetçiliği Kurumu’nun (KDK) 9.45 mağdurlarına yönelik tavsiye kararına uymayacağını açıkladı.
ÖSYM Yönetim Kurulu, KDK’nın, YGS’ye 15 dakika kuralı nedeniyle giremeyenlere yönelik tavsiye kararına, “Kurallara riayet etmiş adayların herhangi bir mağduriyetine yol açmadan yeni bir sınavın yapılmasının mümkün olmadığı” değerlendirmesi yaptı ve noktayı koydu. Görünen o ki son kararı yine yargı verecek!
Şimdi ÖSYM’ye sormak gerekir: 9.46’da, 9.50’de sınava girip de sınavları iptal edildiği halde, bir anda çark edip, onların bu sınavlarını geçerli sayan siz değil miydiniz?
Bu sorun, adaylardan değil de sizden kaynaklansaydı, örneğin, önceki yıllarda olduğu gibi, soruları çaldırsaydınız ya da puanları yanlış hesaplasaydınız, yine aynı direnişi gösterecek ve diğer adayları düşünecek miydiniz?
Madem öyle, tüm adaylara yönelik bir anket yapın ve sorun!
Onlar mı istemiyor yoksa siz mi burnunuzdan kıl aldırmıyorsunuz, hep birlikte görelim...
Çifte standart!
Ülkemizi darbe noktasına getiren kurumlardan biri de ÖSYM. Çünkü taşeron olarak onları kullandılar ama kesinlikle yeterince hesap sorulmadı!
ÖSYM, madem ki kurallara uyan adayların haklarını, bu kadar ciddiye alıyor, çalınan KPSS soruları, şifrelenen LYS sınavları yüzenden mağdur olan, o dönemin adaylarının, haklarını da iade etsin!
ÖSYM’nin o günkü yönetimini, tavsiye edenler ile şimdiki yönetim arasındaki ilişkiler gözden geçirilsin.
Mademki KDK’yı ciddiye almıyorlar, o zaman Devlet Denetleme Kurumu devreye girsin ve akla karayı birbirinden ayırsın.
ÖSYM, gerçekten de hak, hukuk, adalet peşinde mi, yoksa farklı amaçlar içinde mi, net olarak ortaya çıksın!
Anayasal bir kurum olan YÖK’ten neden ayrılıp, tüzel kişilik kazandırıldı, iyi araştırılsın!..
ÖSYM’yi Prof. Dr. Altan Günalp tarafından kuruluşundan beri yakından izleyen biri olarak, sadece ülkemizin değil, dünyanın en itibarlı kurumlarından biriyken,ÖSYM’nin bugün nasıl dibe vurduğu çok iyi incelenmelidir!
Yoksa, yarın bugünleri de arar noktaya geliriz...
ÖSYM, hiç kuşkusuz ülkemizin en önemli kurumlarından biri. Geleceğimiz olan gençlerin kaderine o yön veriyor. Devlete olan güveni ya da güvensizliği o sağlıyor.
Bu yüzden, hepimiz ama hepimiz bu kurumun saygınlığını korumak zorundayız.
Bugün yapılan eleştiriler, kurumu yıpratmak için değil, tam aksine, ona sahip çıkmak ve güvenirliğini artırmak için.
Sahipsiz ve başına buyruk olduğunda, nelere mal olduğunu hep birlikte gördük...
Hak, hukuk, adalet!
Türkiye’yi ve gençlerimizi ÖSYM sisteminden yani sınav belasından bir an önce kurtarmamız gerekiyor.
Yıllarca katsayıları tartıştık.
Meslek lisesi ve imam hatip mezunlarının katsayılar yüzünden mağdur olduklarını konuştuk.
Üç yıldır kalktı, peki değişen ne oldu?
Hiçbir şey!
Hâlâ başarı sıralamasının
en dibindeler.
Çünkü fen liseleri ve kolejlere göre hazırlanan bir sınava yani gördükleri derslerden değil görmedikleri derslerin sınavına giriyorlar.
Yıllardır tavşanla kaplumbağayı yarıştırıyorlar ve kabahati hep kaplumbağaya buluyorlar.
Oysa, hızlı koşana değil de uzun ömür sürene bakılsa, birinci olan hep kaplumbağa olurdu ki o da başka yanlışları beraberinde getirirdi...
Özetin özeti: Her kurum, her icraat kamu denetimine tabi olmalıdır. Elbette genelin hakları önemli ama kişisel haklar da yok sayılamaz. Çok daha önemlisi, terazi doğru değilse, doğru tartı yapamaz! Eğitim ve eğitime yön veren kurumların asli görevi, öğrencileri harcamak değil, kazanmaktır...