Öğretmenlerimizin neredeyse tamamına yakını moral bozukluğu içerisinde.
Hemen hepsinin farklı ve haklı bir gerekçesi var.
Peki, kabahat sadece onlarda mı ya da sadece MEB’de mi yoksa hepimizde mi?
İşte çok çarpıcı bir mektup!
Her satırı ilginç ve bir o kadar da bugün neden bu hale geldiğimizin bir cevabı niteliğinde...
Neden böyle?
“Sizi 2004 yılından itibaren televizyondan takip ederim.
O dönemlerde ben üniversiteye gireceğim için üniversite öğrencileriyle eğitim konuşmaları yapmanızı annem dinlerdi.
Ben o zaman Türkiye’nin her zaman iyi liselerinden olan Eskişehir Anadolu Lisesi’nde okumaktaydım.
Günümüze dönersek, şu an bir dağ köyünde öğretmenlik yapıyorum.
Hacettepe Üniversitesi’ni bitirip, özelde, yaklaşık 10 yıl çalıştım.
Kendi adıma TEOG kitaplarım var.
Binlerce soru ve projeler yazdım. Sonra devlete geçtim, büyük bir istekle...
Arkadaşım burada diyerek, puanım yüksek iken tercihle geldim, bu dağ köyüne.
Evim, eşim tüm düzenim, her şeyim Ankara’da ama hiç olumsuz düşünmedim.
Gelirken, hiç ön yargılarım yoktu.
2 aydır buradayım sadece gördüklerimi ve yaşadıklarımı sırasıyla anlatacağım size:
1 - Ev problemi: Kiralık ev yok. 1+1 evler var kiraları 850-1100 TL arası. Eğer kirayı, tartışırsanız, sizi ilçe milli eğitim müdürüne şikâyet ederler ve o da sizi azarlarlar.
2 - Eşyalar: Evi bulduk diyelim. Eşya döşemek için burada bir yatak bir bazaya 1000 TL ödemeniz gerekiyor. Büyük kentlerdeki mağazalarda 300 TL’ye satılan dolaplar için 1200 TL ödemelisiniz. Eğer tartışırsanız, sizi yine İlçe Milli Eğitim Müdürü’ne şikâyet ederler ve o da sizi azarlar.
3 - Yakıt: Dolar üzerinden öderseniz, en az 300 en fazla 650 dolar duydum. Bu sıkıntılarımızı İlçe Milli Eğitim’e asla anlatamazsınız çünkü iki aydır burada olduğumuz için ne kadar şanslı olduğumuzu söylerler.
4 - Okul: Okula nasıl gidelim? Servis için de en az 400 TL ödemelisiniz. İnterneti, akıllı tahtayı, elektriği geçtim, 2 aydır ders kitaplarım yok.
5 - Mevzuat: Herhangi bir sorun yaşarsanız ki ben yaşadım, Maaşımı 15’inde yatırmıyorlar!
Sizi dövmeye kalkan, nasihat veren, sürekli ‘Gel bir çay içelim’ diyen memurla karşılaşırsınız, kavga edersiniz, bunu İlçe Milli Eğitim Müdürü duyarsa, azar yersiniz. Bu olayı ben yaşadım ama hâlâ bana yapılan muameleyi kabul etmedim. Tatlıya bağlamaya çalışıldı, “Memurluğunu yakarız, bak evden çok uzaksın tehditleriyle karşılaştım.
6 - Dil: Ana dillerimiz farklı. Farklı düşündüğümüz için sürekli öğrenciyle, veliyle, esnafla memurla anlaşamazsınız, idare edersiniz.
7 - Terör: Geldiğimden bu yana 2 ayrı olay ve şehitler var. Kimsede, ne bir yas ne de bir tepki var. ‘Öğretmene bir şey yapmazlar korkmayın’ cümlesini duyarsınız.
Evet, belki sitemkâr, belki çok olumsuz, belki hiç tanımadığım çok saygıdeğer bir beyefendiye yazılamayacak kadar üslupsuz bir yazı yazdım. Çok özür diliyorum ama gerçekler böyle.
Ziya Hoca’mı TED’de danışman olduğundan bu yana çok sever, çok değer veririm. Ankara’dayken ben de çok şeyler düşünürdüm ama gerçekler öyle değil aslında.
Eş durumu bir kaçış!
Herkes, yukarıda saydığım sebeplerden kaçmak istiyor.
Maddi olarak destek çıkılırsa, biraz daha mutlu olunabilir ama benim maddi problemim yok.
Kariyerimi bırakmak istemiyorum.
Bilsem, MEB’in istediği o projeler işe yarayacak, yazarım.
Kapasitem de, eğitimim de, deneyimim de var ama burada araştırma yapacak interneti, elektriği, her şeyi geçtim benim can güvenliğim yok!..”
Özetin özeti: Yapılacak o kadar çok şey var ama konuşmaktan onlara hiç sıra gelmiyor!!
Melih Aşık
BİLİM VE SANAT
24 Aralık 2024
Cem Kılıç
Emekli olmak isteyen eksiği nasıl tamamlar?
24 Aralık 2024
Ali Eyüboğlu
Her kuşağın sevdiği sanatçı
24 Aralık 2024
Çağdaş Ertuna
Tacizi anlatan filmde başrole taciz skandalı
24 Aralık 2024
R.Hakan Kırkoğlu
2025 size ne getirecek? Aslan | Yeni hedeflere yol alıyorsunuz
24 Aralık 2024