Twitter’da “Türkiye’nin en iyi üniversitesi, sizce hangisi?” diye bir anket yaptık.
En fazla 4 seçenek olduğu için Boğaziçi, İstanbul Üniversitesi (İÜ), İTÜ ve ODTÜ’yü sıraladık.
Boğaziçi en popüler olanı, ODTÜ en üretkeni, İstanbul Üniversitesi en köklüsü, üstelik iki mezunu Nobel’li, İTÜ ise kendi kulvarında en fazla iz bırakanı...
Bilkent de olabilirdi, Sakarya da. Çünkü biri dünyaya en fazla açılan, diğeri de Avrupa kalite ödüllü.
Tıp söz konusu olsaydı, Hacettepe ve Antalya da akla gelebilirdi.
Ankara, Erciyes, Çukurova, Gaziantep, Koç, Sabancı gibi daha pek çok üniversitemiz ilk 20’yi zorlardı...
Benzeri bir sorunun cevabı, 10 yıl öncesine kadar, tartışmasız Boğaziçi’ydi.
Şimdi ODTÜ ile birlikte anılıyor.
Ankette Boğaziçi ve ODTÜ yüzde 42’şer, İTÜ yüzde 9, İÜ de yüzde 7 oy aldı.
En büyük atağı hiç kuşkusuz ODTÜ yaptı.
Yılların İTÜ’sünü açık ara geri bırakmakla kalmadı, Boğaziçi’ni de yakaladı.
Mühendislik ve en iyi üniversite kavramları tartışıldığında ODTÜ, ilk akla gelen isimlerden biri oldu.
Artıları eksileri tartışılır ama bu noktaya gelmesi, kendileri açısından başarı sayılabilir.
Boğaziçi’ne gelince!
O da Robert gibi miras yiyor.
Nasıl olsa en iyi öğrenciler bize geliyor diye, çok da bir çaba içerisinde değiller ama sürekli kan kaybediyorlar.
Açık ara birincilikten bu noktaya gelmeleri biraz da bu yüzden.
En iyi öğrenciler giderek artan bir şekilde, başka seçenekler aramaya başlarsa, bugünkü konumlarını da arar noktaya gelebilirler...
Anket ne kadar güvenilir demeyin, katılım bir hayli yüksekti ve çok genel de yapılsa, değişen bir şey olacağını sanmıyorum. Çünkü genel algı da bu yönde!..
İÜ, İTÜ?..
İstanbul Üniversitesi ülkemizin en köklü üniversitesi, İTÜ de mühendislikte en eski olanı ve Ankara Üniversitesi gibi modern Türkiye’nin inşasında çok önemli bir rol oynadı.
Her ikisi de hiçbir zaman elit üniversite olmadı. Tam bir halk üniversitesi. On binlerce öğrenciye ev sahipliği yaptılar, onlarca üniversitenin kurucusu oldular ama hiçbir zaman, vitrine oynamadılar.
Oysa bugünün öğrencileri, popüler ve bir o kadar da iddialı olanı seviyor!
Bulunduğu lokasyon da tabii ki çok önemli!
Yani sadece çok iyi eğitim yapıyor olmanız yetmiyor!..
Örneğin aidiyet hissi de çok önemli.
Bir Boğaziçili ve bir ODTÜ’lü böylesi bir ankete mutlaka katılır, onunla da yetinmez, en yakın arkadaşlarının da katılmasını ister ama bir İTÜ’lü veya bir İÜ’lüde aynı heyecanı göremezsiniz. Özellikle de İstanbul Üniversitelilerden. Çünkü, zamanında üniversitesi de ona yeterince sahip çıkmamıştır!..
İTÜ, Demirel’i, Özal’ı, Binali Bey’i ve daha nice politikacıyı yetiştirdi. Ama Demirel dışında, İTÜ için, aynı yoğunlukta bayrak yarışına giren çok olmadı.
Şu anki TÜSİAD Başkanı da İTÜ’lü ve dahası Mezunlar Derneği Başkanı’ydı. Bakalım, İTÜ’yü ne kadar ve nasıl temsil edecek?..
Dünyadaki yerimiz?
Benzeri sıralamaları yaşlarına ve branşlara göre yapmak çok daha iyi olur.
Örneğin 30 yıl ve üzeri yaşı olan üniversitelerle yenileri kıyaslamak hiç adil olmaz.
Tıpkı, tıp ağırlıklı eğitim yapanlarla, teknik üniversiteleri kıyaslamada olduğu gibi.
Ama genel imaj da bir o kadar önemli.
Çok daha önemlisi ise üniversitelerimizin dünyadaki konumu!
Peki, dünya sıralamalarında nerelerdeyiz?
Çok iyi konumda olduğumuz söylenemez ilk 100’e, 200’e hiç girmiyoruz. İlk 500’de ara sıra görünüyoruz.
Kaldı ki o sıralamalar da ne kadar sağlıklı ve ne kadar günümüz trendlerini yansıtıyor, ayrıca tartışılır.
Şimdi bir de kendi içimizde, en girişimci, en araştırmacı, en lokomotif gibi farklı kategorilerde değerlendirmeler yapıyoruz ki evlere şenlik...
Keşke çok daha sağlıklı sıralamalar yapılabilse, ama kim yapacak?..
Özetin özeti: İyi olmak artık yetmiyor. Çok iyi olmak ve bunu sadece ulusal bazda değil, uluslararası düzeye de taşımak gerekiyor..