Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ali Osman Renklibay, Türk spor tarihinde fark yaratan en önemli isimlerden birisi. Günümüzün olmazsa olmazı haline gelen sürdürülebilir başarı konusunda da ondan daha çarpıcı örnek bulunamaz...
40 yaşın üzerinde olanlar onu iyi hatırlar. Ankara takımlarında oynayıp da sesini tüm Türkiye’ye duyuran, üç büyük kulüpler ve Avrupa’dan gelen parlak transfer tekliflerine hayır diyen ender isimlerden birisi.
Ali Osman Renklibay’ın, asıl farklılığı, futbol hayatının tüm aşamalarında, gol kralı olması ve böylesi bir futbolcu, bırakın Türkiye’yi, dünyada var mı bilmiyoruz.
Futbola amatör ligde başlamış; sırasıyla, üçüncü, ikinci ve bugünkü adıyla süper ligde oynamış ve hepsinde de gol kralı olmuş. Hatta takımı Ankaragücü, küme düşerken bile gol kralı olan isim yine oydu.
O sahaya çıktığı zaman tribünler ayağa kalkar, Fenerlisi, Galatasaraylısı, Beşiktaşlısı, rakip takımda olmasına rağmen, “haydi artık gel” diye tempo tutardı. Ama o İstanbul’un büyüsüne kapılıp gitmedi. Tıpkı dönemin en popüler Alman takımlarına transfer olmadığı gibi. “Mühendislik okuyordum, eğitimim yarım kalsın istemedim” diyor ve aldığı kararın doğruluğuna hâlâ inanıyor. Üç büyük kulüplere gitmeme konusunu ise sorgulamıyor. “Demek ki o zaman öyle karar vermemiz gerekmiş” yorumunu yapıyor...
Şimdi herkes ona Ali Osman Hoca daha doğru hoca diyor. Çünkü teknik direktörlük serüveni de var. Bayram tatilinde, kendisi ile bol bol sohbet etme olanağı bulduk. Tam da ligler başlamışken, Türk futbolunu ve geleceği konuştuk.
Hâlâ futbolla yatıp futbolla kalkıyor. Gelişmeleri yakından izliyor. Önümüzdeki hafta da, uluslararası çalıştırıcılık semineri için İstanbul’un yolunu tutacak. Görünen o ki, futbolsuz hayat ona yavan gelmeye başlamış ve bir şekilde tekrar yeşil sahalara dönmek istiyor. Ama tıpkı futbolculuğunda olduğu gibi teknik direktörlük konusunda da çok titiz. Gelen her teklife sıcak bakmıyor...
Ve tabii can alıcı soru:
Futbolcuyken gitmediği İstanbul takımlarına, daha doğrusu FB, GS, BJK’den teklif gelseydi, gider miydi, ileride böyle bir gelişme olursa cevabı ne olur?..
İstanbul Büyükşehir Belediyespor’da bir dönem hocalık yapmış. Başbakan Erdoğan’ın futbola olan ilgisini yakından biliyor. Belediye başkanlığı döneminde de, başbakanlığının ilk döneminde de takımın her şeyi ile yakından ilgilenirdi diyor...
Lafı her ne kadar taca atmaya çalışsa da, ben yine o futbolculuğunda gitmediği takımları, özellikle de Fenerbahçe’yi soruyorum. Kısmet diyor. Kısmet olsaydı giderdik, kısmet olursa gideriz diyor başka da bir şey söylemiyor...
Futbol yaşamı sona erdiğinde, DSİ’de mühendisliğe devam etmiş. Emekli olduktan sonra da, futbola teknik adam olarak devam etmiş. Adana ve İstanbul maceralarından sonra da tekrar yuvaya dönmüş. Aslen Konyalı ama tipik Ankaralı. Bir türlü oradan kopamamış...
Döneminin diğer popüler futbolcularını sordum. Çoğu çok zor koşullarda yaşamını sürdürüyormuş. Şöhret, transfer ve alkışlar sona erince, bocalama geçirenlerin sayısı hiç de az değil diyor. “Onun için futbol dışında elimde başka bir mesleğim olsun diye okulumu yarım bırakmadım, iyi ki de bırakmamışım” vurgusunu yapıyor...
İstanbul’a ya da yurtdışına transfer olsaydı, kuşkusuz çok daha popüler ve çok daha zengin olurdu. Peki çok daha mutlu ve huzurlu olur muydu?
Ben bugünkü halimden memnunum diyor. Eşi ve iki çocuğuyla keyif aldıkları bir yaşmaları var. Ama oğlu Seçkin, onun yapmadığını, ta en başından yapıp İstanbul’un yolunu tutup kızı da düğün hazırlığına başlayınca, hayatı bir anda boşalmış.
Onların hayatı düzene girdiğine göre, futbollu yıllar, artık yeniden başlayabilir gibi bir havası vardı. Eminim ki gideceği takıma çok şeyler katacaktır. Özellikle de futbolcularını hayata hazırlama konusunda...
Spor ve eğitim birbirini tamamlayan en önemli unsurlar. Ali Osman Hoca’nın hayatındaki istikrarın en önemli göstergelerinden birisi de aldığı mühendislik formasyonu. Keşke tüm sporcularımızın, spor hayatları sona erdiğinde yapacakları farklı bir mesleği ve farklı bir işleri olsa. İşte o zaman geleceğe çok daha güvenle bakacakları için sahada oynadıkları oyuna çok daha iyi konsantre olabilirler...
Hoca’nın spor yaşamına yönelik müthiş anekdotlar var, zaten futbol yaşamını anlatan kitabın hazırlıklarına çoktan başlamış. Bıraksanız sahaya çıkıp top koşturacak kadar da formunda. Dünden bugüne, sanıyorum en büyük eksikliği ya da ona göre tercihi, piarı olmuş.
Özetin özeti: Sürdürülebilir başarı örneği arayanlar için Ali Osman Hoca’nın hayatı rol model olacak ayrıntılarla dolu. Köyden çıkmış, sahalarda kral olmuş, eğitimi ve özel yaşamıyla da sıfırı tüketmemiş ve hâlâ kendi gibi krallar yetiştirmenin heyecanı içerisinde...