Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bugün hemen herkes birbirine mutlu yıllar diliyor.
Ne güzel!
Peki, kimi, ne mutlu eder? Örneğin Milli Piyango’nun büyük ikramiyesi bir mutluluk kaynağı mı? Çıkanlardan kaçı mutlu oldu?
Sıradan gidelim.
Ölüm kalım meselesi olarak gördükleri sınavlara hazırlanan öğrencilere bakalım. İstedikleri okulları kazandıklarında ve hatta mezun olduklarında
mutlular mı?
Peki ya, yeni mezun öğretmen, mühendis, mimar, avukat ve diğer diploma sahiplerinin ne kadarı mutlu?
İktidarıyla, muhalefetiyle, siyasetçilerden bugüne kadar mutlu olanını gördünüz mü?
En büyüğünden en küçüğüne, esnafından holding sahibine bir kulak verin, günü kurtardım diye sevinen dışında Allah’a şükür diyen kaç kişi çıkar?
Medyaya göz atalım. Patronundan muhabirine, memnun olan birini görürseniz, bize de haber verin ki sırrı neymiş öğrenelim.
Bu gece, herkes bir şekilde eğlenirken ya da eğlenenleri dudak kıvırarak eleştirirken, onların huzuru için sabaha kadar nöbet tutan polisleri, askerleri ve diğer güvenlik güçlerini gözünüzün önüne getirin! Siz olsaydınız, ne kadar mutlu olurdunuz?
Hastanelerdeki doktorları, hemşireleri, diğer sağlık personelini, hastaları refakatçilerini düşünün, böylesine zor bir görevi, böylesine önemli bir günde de yerine getirdikleri için eminim ki fazlasıyla gururlular ama ne kadarı şu anda başka bir yerde olmak istemezdi ki?
Köylü köylülüğünden, kentli kentliliğinden memnun mu? Köydekiler şehre, şehirdekiler de daha sakin yerlere kaçmanın hayalini kurarken, mutluluğu hep uzaklarda aramıyorlar mı?
Onu, bunu, şunu bırakıp, her şeye sahip olanlara bakalım. Sahip olduklarının ne kadar farkındalar? Elindekiler için değil, kaçırdıkları için mutsuzlar!
Sağlığını, işini, huzurunu, en yakınlarını kaybetmeden, kaçımız, en büyük mutluluk kaynağının onlar olduğunun farkındayız?
Her şey bir yana, kaybettiklerimize, kaçırdıklarımıza, sahip olamadıklarımıza üzüldüğümüz, kızdığımız kadar, kazanımlarımız olduğunda da aynı
oranda sevinip, mutlu olabiliyor muyuz?
Genetik kodlarımız artan oranda negatifleşiyor. Sokağa çıktığınızda, toplu taşıma araçlarına bindiğinizde, AVM’ye, sinemaya, tiyatroya, konsere ya da maça gittiğinizde, trafiğe çıktığınızda, çevrenize bir göz atın! Kaçının yüzünde gülücük var, kaçı yorgun, öfkeli ve çatacak yer arıyor?
Gazete manşetlerine, televizyon haberlerine, dizilere, şarkılara, türkülere bir de bu gözle bakın!
Kaçı mutlu, kaçı iç karartıcı, kaçı var olan mutluluk kırıntılarını bile çok görüp, onları da alıp götürüyor?
Şu anda, senin yaptığın ne, sen de keyif kaçırmanın ötesinde, ne yapıyorsun diyenleriniz eminim ki çıkacaktır!
Oysa benimkisi, sadece bir durum tespiti. Sorunu doğru teşhis etmeden, doğru tedavi uygulamak mümkün değil! Yeni yılla birlikte, ille de bir şey yapacaksak, belki, bir farkındalık yaratıp, önce durum tespiti, ardından da daha da öfkelenmek için değil de en azından elimizdekilerle mutlu olmanın yollarını ararız.
Bunu yaparken de empatiden asla vazgeçmeyin. Çünkü başkasını mutsuz ederken ya da başkaları mutsuzken, sizin mutlu olmanız mümkün değil!
Özetin özeti: Mutlu
edin ki mutlu olun!..