Kâğıt üzerinde çok başarılı görünen pek çok proje, hayata geçirildiğinde tam bir fiyaskoyla sonuçlanıyor. Ama bunu görüp, anlamamız ve önlem almamız bazen çok uzun yıllar sürebiliyor.
Daha da önemlisi, yüzlerce yıllık gelenek ve göreneklerimiz yok sayılıyor.
Eğitimin genelinde lime lime dökülüyoruz ama mesleki eğitim daha da bir yerlerde sürünüyor.
Çünkü ne doğru düzgün meslek öğretebiliyoruz ne de çırak, kalfa, usta olmaya karar verenleri, bu konuda, yeterince destekliyoruz.
Önemli olan, kalifikasyon değil de, diploma olunca, ortaya tam bir kaos çıkıyor.
İşte size çok çarpıcı bir örnek!
Barış’ın, öyle koca koca diplomaları yok ama tespitleri, bu işleri en iyi ben bilirim diyenlerden daha sahici!..
Alaylı, mektepli?
22 yaşındayım. Uzun zamandır köşenizi büyük bir heyecanla takip etmekteyim...
Küçüklüğümden beri elektrik işine büyük bir ilgim vardı.
Bundan dolayı, önce meslek lisesine gittim ama ilgimi çekmedi, sınıfta kalıp, okuldan atılınca, eski adı “Çıraklık Eğitim Merkezi” yeni adı ise, “Meslekî Eğitim Merkezi” olan bu kuruma kaydoldum.
Mesleğime çok severek başladım. Haftada bir gün okul, altı gün de iş olmak üzere, üç yıl boyunca çalıştım.
Meslekî tecrübe, el becerisi konusunda diğer “çırak” arkadaşlarım gibi oldukça bilgi sahibi oldum.
Üçüncü yılın sonunda “eğitim” bitti ve “Kalfalık Belgesi” alarak mesleğimde “kalfa” oldum.
Buraya kadar her şey tamam; ancak, her şey bundan sonra başladı.
Ülkemiz genelinde, sizin de sürekli belirttiğiniz gibi “üniversite” okuyamayan ya da kendi isteğiyle orta ve yükseköğrenime devam etmeyen/edemeyen kişilere “hiçbir” işe yaramaz, başarısız, “kaybeden” gözüyle bakılıyor.
Hâliyle yaşım da büyüdükçe, çevremdeki bu olumsuz baskılardan ötürü, Açık Öğretim Lisesi’ne kaydoldum. Önümüzdeki dönem sonunda da liseyi bitireceğim. Şu an üniversiteye giriş sınavına hazırlanıyorum. Kendi ilgi alanımla ilgili “herhangi” bir üniversiteye girip, bitirmek için...
Eğer biz “çıraklar” bunu yapmazsak toplum içinde, “liseyi bile bitirememiş” sıradan insanlar oluyoruz.
Kim, kimi kandırıyor?
Kendimi övmek için söylemiyorum. Ancak, çok açık söylemem gerekirse; meslek lisesini bitirmiş, aynı meslekteki kişileri çok rahat cebimden çıkarırım. Sizin de zaman zaman belirttiğiniz gibi, gerek eğitim sistemimizden, gerekse öğrencilerin ilgisizliğinden dolayı eskisi gibi iyi bir “usta” yetişmiyor.
Burada önemli ve herkesin görmediği bir konu var.
Ülkemizde hep “meslekî eğitim” denilince herkesin aklına doğrudan meslek liseleri geliyor. Ancak kimse “Meslekî Eğitim Merkezlerini” tartışmıyor.
Bu eğitim merkezinde yetişen kişilerin birçoğu (benim gördüğüm kadarıyla, yüzde 85-90’ı) “işin içinde” sürekli çalışarak meslek öğrendikleri için gerekli el becerisini ve meslekî tecrübeyi edinebiliyorlar.
Ama iş fabrikaya, kamuya başvuruya gelince:
‘Bize teknik adam lazım. İlkokul mezunu olmaz! En az meslek lisesi mezunu olmalı’ denilerek ötekileştiriyorlar.
Halbuki bizler haftada bir gün gittiğimiz okulumuzda gereken teorik eğitimi alıyoruz. Ve iş yerindeki tecrübemizle birleştirdiğimizde eğitimimiz biter bitmez yalnız başımıza iş yapabilecek durumda oluyoruz.
Ancak, lafa geldi mi bizler alaylı ve ilkokul mezunu olduğumuz için, mesleğinin gerektirdiği temel tecrübeleri olmayan meslek liseliler bizim önümüze geçiyor.
Öyle garip bir sistem ki bizler mesleğimizin gerektirdiği birçok şeyi yapabiliyor ama diplomamız olmadığı için iş bulamıyoruz.
Meslek liseliler ise diploması olduğu halde mesleğinin gerektirdiği birçok şeyi yapamadığı için iş bulamıyor.
Uzun lafın kısası, ülkemizde biri olsa, diğeri olmuyor.
Ya çıraklıktan gelip işi yapabilecek ama yeterli bir belgeye sahip olamayacaksın. Ya da meslek lisesine gidip yeterli bir belge alacaksın ama işten anlamayacaksın...
Son söz olarak, biz öğrencilerin sesini duyurduğunuz için sonsuz teşekkürler...
Diploma enflasyonu
Diplomalı işsizler ordusu her geçen gün büyüyor. Elinden hiçbir iş gelmeyen ama diploması olan milyonlarca gencimiz var. Çoğu da iş beğenmiyor. Çünkü o diplomalar için çok emek ve para harcadılar.
Tarlada, fabrikada, atölyede, sokakta çalışanı zor bulursunuz, herkesin gözü masa başı işlerde...
Daha da vahimi, işe alındıktan sonra, diplomalılar bile ikinci bir eğitimden geçiyor.
Özetin özeti: Üniversite tacirlerinin kucağına ittiğimiz gençleri, diploma yerine, keşke meslek sahibi yapabilsek. Mühendislik kadar işçiliğin de, teknisyenliğin de onurlu olduğunu anlatabilsek!..