Cumartesi günü Liselere Giriş Sınavı (LGS) var.
Hemen her sınavda olduğu gibi en çok merak edilen bilgi, bu sınava kaç kişinin başvurduğu ve kaç kişinin alınacağı.
Kesin olmasa da kontenjanlar belli oldu ama kaç adayın yarışacağı hâlâ belli değil.
Herhalde unutuldu ya da açıklandı da biz duymadık diye MEB’e bir kez daha sorduk.
Cevap enteresan, hem de çok enteresan! Hiç şaşırtmadı! MEB’den de daha farklısı beklenemezdi.
Verdikleri cevap ne mi?
Sayısal bilgiler sınavdan sonra açıklanacak!
Böylesine hiç şahit olmamıştık ve bunu da gördük. Nedenleri üzerinde fikir yürütmeye çalıştık.
Anlı, şanlı MEB yani çocuklarımızın geleceğine yön veren MEB’in geçen yılki öngörüsü 200 bindi. Yani ortaokuldan mezun olan 1 milyon 180 bin öğrenciden en fazla 200 bini sınava girer demişlerdi.
Niye? Çünkü getirdikleri ikamete dayalı sistemle öğrenciler sınava girmeye gerek duymayacak ve evine en yakın okullardan istediğine gidecekti.
Peki, ne oldu?
MEB 200 bin başvuru beklerken, tam bir milyon öğrenci sınavlara başvurdu.
Bu yıl da başvuru az olacak diyorlardı, görünen o ki başvuralar yine tahminlerinin çok üzerinde.
Peki, bunu saklayarak, sınav sonrasına öteleyerek ne yapmaya çalışıyorlar, anlamak gerçekten mümkün değil.
MEB, artık “Ben yaptım oldu” döneminin geçtiğini anlamalı. Tamam, onlar hata yapmaktan yorulmadılar ama veliler ve hele özellikle de öğrenciler çok yoruldu. Dahası, zerre kadar inandırıcılıkları kalmadı. Böyle, gizli saklı işler yaptıkları sürece, güven erozyonu daha da hızlanacak ama bunun farkında değiller!..
Sınav her şey mi?
LGS sonrası, öğrencilerden ne kadarı sevinecek? Çok azı! Ama en iyi okul yoktur, en iyi öğrenci vardır, su akar yolunu bulur misali, istedikleri okullara giremeyenler de en iyi geleceği yakalayabilirler.
Peki, bu yıl hangi lise grubuna ne kadar öğrenci alınacak?
521 mesleki ve teknik okula 24 bin 180, 330 imam hatip lisesine 28 bin 230, 310 fen lisesine 34 bin 590, 266 Anadolu lisesine 42 bin 100, 90 sosyal bilimler lisesine 9 bin 420 kontenjan ayrılmış durumda ve bu kontenjanlarda, artı ve eksi yönde biraz değişiklikler olabilir. Çünkü her yıl öyle oluyor.
Peki, ya sınavla öğrenci alan okullara giremeyen ya da girmek istemeyen öğrenciler ne olacak?
Onlar için yine ikamete ve mezuniyet notuna dayalı bir sistem öngörülüyor.
Her ne kadar herkes evine en yakın okullardan istediğine girecek denilse de, bunun böyle olmadığını geçen yıl çok net yaşadık. Görünen o ki bu yıl yine pek çok veli mali olanakları çerçevesinde özel okul arayışı içerisine girecek...
Kimilerine göre yaratılan bu kaosun asıl amacı da zaten bu!..
Bu kadarına da yuh!
Bu sınav sistemi çocuklarımıza doğruyu değil yanlışı ve daha da önemlisi etik değerleri değil, yozlaşmayı öğretiyor. Örnek mi istiyorsunuz, alın size örnek:
“Aile hekimiyim. Her sene olduğu gibi bu sene de şu günlerde sınav odaklı eğitim sebebiyle LGS’ye girecek öğrenciler bana geliyor ve okullar kapanmadığı için rapor istiyor.
MEB biraz anlayışlı olmalı bence. Okullar sınavlardan 10 gün önce kapanmalı. Çocuklar ve aile hekimleri çok dertli bu konuda. MEB yöneticileri empati yapmalı. 15 Haziran’da da yükseköğretime giriş sınavları var. Okullar erken kapanmalı. Çocuklarımız mağdur oluyor. Eğitimde eşitlik hiçbir zaman olmadı. Yükseköğretimde de eşitlik yok. İyi okullar az sayıda. Öğrenci çok fazla. Herkes iyi okula gitmek istiyor. Bu da mümkün değil maalesef. İyi okul sayısı artırılmalı. MEB, öğrencilere yardımcı olmak istiyorsa, sınavlardan 10 gün önce okullar tatil edilmeli ki öğrenciler de rapor peşinde koşmasınlar...”
Özetin Özeti: Eğitimde taşlar yerli yerine oturmadan, doğruyu, huzuru, refahı, zor buluruz!..