LGS velileri günlerdir perişan.
Görünen o ki bu tercih ve kayıt eziyeti daha uzunca bir süre devam edecek.
Bu yüzden ne tatile gidebiliyorlar ne de bulundukları yerden ayrılabiliyorlar. Daha acı olan, bunca fedakârlığa rağmen, girecek bir lise bile bulamamaları.
Konulara vakıf olmayan birileri, “İyi puan alsalardı, istedikleri yere girer, önlerini rahatlıkla görebilirlerdi” yorumunu getirebilir. Ama hiç de öyle değil. Türkiye şampiyonları ve yüzde 1’lik dilimdeki öğrenciler bile büyük bir tedirginlik içerisinde! Neden? Çünkü onlar da önlerini göremiyor!
Sistemin ne olduğunu, bırakın velileri, öğretmenler bile tam olarak anlayabilmiş değiller. Sistemde o kadar çok kara nokta var ki cevabını MEB’in kendisi bile bilmiyor.
Hemen her fırsatta ve hemen her konuda konuşan Milli Eğitim Bakanımız, velilerin yaşadığı bu perişanlığı adeta görmezden geliyor. Onları rahatlatıcı tek kelime etmiyor!..
MEB, liselere giriş konusunda, tam bir dayatma içerisinde! Öğrencileri hiç istemedikleri okullara mecbur bırakıyor. Anadolu lisesi tercihlerini sınırlı tutup, meslek lisesi, imam hatip lisesi, o da olmazsa, otomatik olarak açık liseye yönlendiriyor. Yani 14-15 yaşındaki çocukları adeta sokağa atıyor! Hem de 12 yıllık temel eğitim zorunluyken!..
Tercih dayatması
Sınavla öğrenci alan çok sınırlı okulları tercih edebilmeniz için öncelikle, ikametgâha göre 5 okulu tercih etmeniz gerekiyor. Yoksa sistem açılmıyor. İşte asıl komedi, o dakikadan sonra başlıyor. Eğer fen, sosyal bilimler ya da Anadolu lisesi istiyorsanız, bir okul türünden en fazla üç okul seçip, diğer iki seçeneği, örneğin meslek lisesi ya da imam hatip lisesi olarak belirlemek durumunda kalıyorsunuz. Ama il ve özellikle de ilçelerin çoğunda, 3 tane fen lisesi ya da Anadolu lisesi bulmanız gerekiyor ki bu mümkün değil!
İşte size bir örnek:
“Sözde en iyi okul en yakındaki okuldur deniyor ama tercih edebileceğimiz okullar listemizde evimize en yakın okullar değil, en uzaktakiler çıkıyor. Örneğin Bağcılar’dayız ve evimizin yanında birçok Anadolu lisesi var; onları tercih edemiyoruz. Buna karşın, Bakırköy, Bahçelievler ve Beşiktaş’taki liseleri tercih edebiliyoruz veya yeni açtıkları okulu doldurabilmek için evimize uzak olsa bile oraya girmeye mecbur bırakılıyoruz!”
Sistem yanlış!
Tercih süreci başladı da herkesin önünü görebildiği sağlıklı bir tercih ortamı var mı?
Evet demek çok zor. Hem okulların geçen yıl aldığı son öğrencinin hem de bu yıl tercih yapacak öğrencilerin il sıraları belli değil.
Dahası, tercih edilecek okul ve tercih sayısı çok az!..
Velilerin ağzını bıçak açmıyor çünkü önlerini göremiyorlar.
Özel okullarda aradığını bulan öğrenci sayısı 10 bini bulmaz. Diğerlerinin aklı devlet liselerinde olacak. Yine aynı şekilde, devlet liselerini bekleyen öğrenciler de özellerde istedikleri bir fırsat yakaladıklarında, anında o tarafa yöneleceklerdir.
Devlet liselerine girişte, hem tercih edilecek okul sayısı çok az hem de tercih sayısı çok yetersiz. Bir de tercihlerin tümünü istediğiniz yönde değil de dağıtarak kullanma zorunluluğu, velileri iyice köşeye sıkıştırıyor.
Oysa üniversiteye girişte adaylar çok daha özgür. Hem tercih sayısı çok daha fazla hem de adaylar tercihlerini istedikleri yönde kullanabiliyorlar. Örneğin, eğer isterlerse tüm tercihini özel ya da devletten yapabiliyorlar. Yine aynı şekilde hukuk isteyen bir aday, tüm tercihini hukuk fakültesi yönünde kullanabiliyor. MEB de neden aynı yöntemi denemez, anlamak çok zor!
Peki, ilk kayıt dönemi sonunda taşlar yerli yerine oturur mu?
Mümkün değil.
Velilere önerimiz, yaz boyunca, kayıt dönemlerini yakından izlemeleri, hatta okullar açıldıktan sonra da nakil dönemlerini! Çünkü önemli fırsatlar çıkabilir.
Okul ücretleri
Özel okul ücretleri, rekor kırmaya devam ediyor. Yıllık öğrenim ücreti 150 bin lirayı aşanlar var. Peki, istenilen ücreti ödeyebilecek yeterince veli var mı? Var ya da yok demek yanıltıcı olabilir. O kadar çok veli okul bulamadığı için çaresizlik içerisinde ki son bir şans olarak özel okulları da deneyecektir. Popüler okullar, nasıl olsa öğrenci buluyoruz diye, burunlarından kıl aldırmıyor ama şunu unutmasınlar ki veliler de artık verdikleri her kuruşun karşılığını soruyor.
Örneğin, bu çok pahalı okullardan mezun olanların LGS ve YKS başarıları, yabancı dil düzeyleri ve diğer kazanımları artık sorgulanmaya başlandı. Çocuklarının öğrenimi için adeta bir servet harcayıp, sonra da ortada kalan öyle çok veli var ki o okulların artık ismini bile duymak istemiyorlar. İşte bu yüzden, ileride büyük pişmanlıklar yaşamamak için özel okul seçerken çok dikkatli olmakta yarar var... Bu arada, elbette, çocuklara bırakılacak en iyi mirasın eğitim olduğu da asla unutulmamalı!
Özetin özeti: Velilerimize sabır diliyoruz...