Darbe girişimi sonrası en büyük operasyonlardan birisi de eğitimde gerçekleşiyor!
Çünkü söz konusu yapılanma, özellikle de eğitim ve eğitim kurumlarını kullanılarak gerçekleşti.
Yıllarca sorular çalındı, kadrolar yetiştirildi, sonra da düğmeye basıldı...
Bunun böyle olmadığını bilmeyen varsa, işte asıl ona şaşmak gerekir!
Temizlenmesi hem de sonuna kadar temizlenmesi gerekir.
Peki, ama nasıl?
Son iki haftadır yapılanlara bakıyoruz, şaşıp kalıyoruz.
Öğretim kurumları kapatılıyor, öğretim üyeleri görevden alınıyor, öğrenciler kapının önüne konuluyor.
Her şey öylesine hızlı gelişiyor ki hata yapmamak mümkün değil.
Nitekim yapılıyor da.
Yanlışlıkla kapatıldığı için yeniden açılan, haksız yere atıldıkları için özür dilenen hocalar var.
Daha da vahimi, yeni göreve getirilen rektörler ve dokunulmayanlar arasında örgüt mensuplarının olduğu iddia ediliyor.
En hassas olunan konularda bile yanılma payı olabilir.
İşte bu yüzden, sağduyulu seslere kulak verip, hak, hukuk ve adalete sıkıca sarılarak, bu hataları ne kadar aza indirirsek, geleceğe o kadar güvenle bakabiliriz...
Niye kapandık?
Kapatılan İzmir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kayhan Erciyeş de hem kişisel hem de kurumsal olarak canı yanan isimlerden birisi.
Adeta haykırıyor.
Suçluysak suçumuzu söyleyin, değilsek de iade-i itibar istiyoruz diyor:
“Hz. İsa yerel halk tarafından Romalı valiye teslim edildiğinde, çarmıha gerilmesi için halk tarafından tezahürat yapılınca vali halka kızar ve bağırır ‘bir suça ihtiyacım var’. 2000 yıl sonrasının Türkiye’sinde de bunu görmek istiyoruz. İzmir Üniversitesi’nin 6000 öğrencisi, 360 akademisyeni ve 120 idari personeli var ve FETÖ bağlantılı olduğu iddiası ile kapatıldık.
İzmir’de bazı kapatılmayan üniversitelerde açığa alınmalar, soruşturma ve gözaltına alınmaları olmasına rağmen, 480 personelin biri dahi bu örgütle bağlantısı saptanamayan tertemiz, Atatürk ilkelerine bağlı, akademik kadrosu, faaliyetleri, eğitimi ile Ege’de yükselen pırıl pırıl bir yıldızdır üniversitemiz.
İsmini bile doğru dürüst söyleyemediğimiz bir örgütle ilişkilendirilmek hepimizi derinden yaralamıştır.
Sayın Güçlü, insanların adalete inancı kalmazsa, o kişilerden fayda beklemek imkânsızlaşır. En kısa zamanda bize yapıştırılan bu lekeden kurtulmak ve iade-i itibar istiyoruz, kurumumuzun tekrar açılmasını istiyoruz ve son olarak ‘birisi suçumuzun ne olduğunu söylesin’ diyorum.”
Umarız, birileri bugün ya da yarın bu konuda bir açıklama yapar!..
Bilgilendirme şart!
Benzeri serzenişlerin sayısı o kadar çok ki hangi biri doğru, hangisi abartılı ya da hangisi yalan, yanlış?
Bunları saptayacak olan, elbette ilgili kurumlar.
YÖK Başkanı Yekta Saraç’ın, adalet konusunda ne kadar duyarlı olduğunu yakından bilenlerdenim.
Ondan bir haksızlık beklenemez ama onu da yanıltırlar mı, işte onu bilemem!
Her şey o kadar hızlı gelişiyor ki, doğrularla yanlışları ayırmak bazen hiç de kolay olmayabiliyor!
Sırf bu nedenle, sık sık geriye dönüp bakmakta yarar var.
Allah hepimizi hata yapmaktan ve kul hakkı yemekten korusun!..
Askeri okullar?
Askeri liseler tümüyle kapatıldı.
Bir zamanlar da köy enstitüleri yine böyle toptan kaldırılmıştı!
Ve, iyi mi yoksa kötü mü oldu diye yıllardır tartışılıyor.
Kabahat, yüzlerce yıllık geleneği olan askeri okullarda mı yoksa onları yanlış amaçlara yönelten ve onları seyredenlerde mi?
Disipline edilemezler miydi?..
Harp okulları ve Harp Akademisi de yeni kurulan Milli Savunma Üniversitesi’ne bağlandı!
Yeni bir oluşum. Hayırlı olsun.
Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde kurulan Milli Savunma Üniversitesi, rektörlüğe bağlı olarak, kurmay subay yetiştirmek ve lisansüstü eğitim vermek amacıyla yeni kurulan enstitülerden, kara, deniz ve hava harp okullarından, astsubay meslek yüksekokullarından oluşacak.
Üniversitenin rektörü, Milli Savunma Bakanı’nın önereceği ve Başbakan’ın uygun göreceği üç aday arasından Cumhurbaşkanı tarafından atanacak.
2 yeni üniversite
Milli savunma Üniversitesi’nin kurulmasından sonra faaliyetlerine son verilen, harp okulları, fakülte ve yüksekokullar ile jandarma dahil astsubay meslek yüksekokullarında öğrenimine devam eden öğrenciler, Yükseköğretim Kurulu’nca üniversite sınavının yapıldığı tarihte aldıkları yerleştirme puanları dikkate alınarak durumlarına uygun sivil fakülte ve yüksekokullara naklen kaydedilecekler.
Askeri liseler ile astsubay hazırlama okullarında öğrenimine devam eden öğrenciler ise Milli Eğitim Bakanlığınca giriş sınavlarının yapıldığı tarihte aldıkları ortaöğretim yerleştirme puanları dikkate alınarak durumlarına uygun okullara kaydedilecek.
Ayrıca, jandarma ve sahil güvenlik teşkilatlarının subay, astsubay ve diğer personel ihtiyacını karşılamak, ön lisans, lisans ve lisansüstü eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın yapmak üzere bünyesinde fakülte, enstitü, astsubay meslek yüksekokulları, eğitim ile araştırma merkezleri ve kurslar bulunan bir yükseköğretim kurumu olarak İçişleri Bakanlığı’na bağlı Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi kuruldu.
Akademinin öğrenci kaynağı, lise ve dengi okullar, ön lisans, lisans, yüksek lisans mezunları olacak. İlgili devletlerle yapılacak uluslararası anlaşmalara göre yabancı uyruklu öğrencilerin akademiye kabul edilmeleri bakan onayı ile gerçekleşecek.
Öte yandan 24 Mayıs 1989 tarih ve 3563 sayılı Harp Akademileri Kanunu da yürürlükten kaldırıldı...
Özetin özeti: Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz, olağanüstü bir tempoyla, olağanüstü bir yeniden yapılanma içerisindeyiz. İnanıyor ve umuyoruz ki her şey daha güzel olacak ama yine de dikkat, dikkat, dikkat!..