Kura ile eğitim, kimilerinize çok şaşırtıcı gelebilir. Hele ki gelin tüm sınavları kaldırıp, tüm okullara kura ile öğrenci alalım diyecek olsam, “Sınavlar yüzünden, Abbas da kafayı yiyenler kervanına katıldı” diyenler muhtemelen çok olacaktır.
Bizim kadar eğitim sevdalısı olup da bu kadar eziyet çeken bir başka millet var mı? Eğitim için her türlü fedakârlığa katlanıyoruz ama memnun olanımız yok gibi!
İşte tam da bu noktada, olurunu olmazını konuşmadan önce, isterseniz gelin, önce, şu çok enteresan habere bir göz atalım:
50 kontenjana 10 bin başvuru
“Galatasaray İlkokulu’nda öğrenim görecek 50 öğrenci için 10 bine yakın başvuru olunca İstiklal Caddesi’nde uzun kuyruk oluştu.
Sabah saatlerinde veliler çocuklarıyla beraber kura çekimi için Galatasaray Lisesi’nin Beyoğlu’ndaki binasına geldi. Ancak başvurular beklenenden fazla olunca okul girişinden başlayan kuyruk, İstiklal Caddesi’ne kadar uzadı.
2019-2020 eğitim ve öğretim yılında Galatasaray İlkokulu, 60-66 ile 66-84 aylık arasındaki çocuklar için başvuruları alırken, her yıl olduğu gibi bu yıl da 50 öğrenciyi kabul etti.
Kura, Beyoğlu İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Galatasaray İlkokulu ve Lisesi yetkilileri tarafından noter huzurunda gerçekleştirildi. Kurada isimleri belirlenen aday öğrencilerin listesi gün içinde web sitesinde yayımlanacak ve ön kayıtlar 1-3 Temmuz’da alınacak.
Okula ön kayıt için istenen belgeler, aday öğrencilerin velilerine 28 Haziran’da yapılacak toplantıda bildirilecek!..”
Bu haberin benzeri yıllardır yapılıyor.
Bu yıl değişen, sadece artan başvuru olmuş. Yani Türkiye’nin en gözde öğretim kurumlarından Galatasaray’ın ilkokuluna her yıl olduğu gibi bu yıl da kurayla öğrenci alınmış.
Şimdi bir an için durup düşünelim. Sadece Galatasaray İlkokulu’na değil de tüm okullara, hatta ön kriterler koyduktan sonra, tüm öğretim kurumlarına kurayla öğrenci alsak ne olur?
Teklifi bile saçmalık olur diyen çok olacaktır. Eskiden olsa ben de öyle derdim ama veli ve öğrencilerin şu günlerde çektikleri çileyi ve hiçbir ayırt ediciliği olmayan sınav ve yerleştirme sistemlerini gördükçe, neden olmasın diyebilirim.
Kaldı ki Galatasaray İlkokulu bu sistemi yıllardır uyguluyor ve ne velilerden ne de okuldan hiç şikâyet yok.
Adil olunduğuna inanılmasa veliler çoktan isyan ederdi. Akademik açıdan sürdürülebilir bir sistem olmasa GS bugüne kadar devam etmezdi!
İşte tam da bu duygularla, gelin habere ve kura sistemine bir de alıcı gözüyle bakalım:
Haberde çok önemli ipuçları var. İşte ilk göze çarpanlar:
- Eğitime olan ilgimiz ve markalara olan güvenimiz sonsuz.
- Kura ile eğitimin de bir seçenek olduğu ve mevcut sistemden çok daha az baş ağrıttığı kesin.
- MEB de sınavları kaldırıp kuraya dönse acaba daha mı iyi olur?
- Kura ile eğitim daha pedagojik olmasa da daha adil olabilir.
- MEB, bu konuda Galatasaray’dan bir rapor isteyebilir.
- Ön kriter oluşturulduktan sonra, örneğin ilkokula giriş tümüyle kura ile olabilir ama sonraki eğitim kurumlarında, belli derslerden belli bir not ortalaması istenebilir.
- Harcanan emek, para ve zaman çok daha verimli kullanılabilir.
- En azından denemeye değer bir sistem gibi gözüküyor ve emin olun son yıllarda uygulanan sistemlerden daha kötü sonuçlar doğurmaz!..
Özetin özeti: Nereden nereye geldik ve bakalım daha nerelere gideceğiz?..