Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ne zamandır Boğaz’da yürümü-yorduk.

Hafta sonu, havayı güzel görünce, sezonu açalım dedik.

Hava güzeldi ama sahiller adeta çöp yığınıydı!

Denizin içi de farklı değildi...

Dünya incisi bir kentimizin, eşi benzeri olmayan bir güzelliği, böylesine hor kullanılmamalı.

Adalar’ı, Boğaz’ı ile İstanbul bir dünya mirası ve biz bu mirası, bizden sonraki nesilleri zerre kadar düşünmeksizin adeta katlediyoruz!..

Cumhurbaşkanı Erdoğan için İstanbul’un ne olduğunu çok iyi bilenlerdeniz.

İşte bu yüzden, nefesimizin çıktığı kadar yüksek bir sesle kendisine haykırıyoruz:

Haberin Devamı

Ülke ve dünya meselelerinin sona ereceği yok, ne olur, bir ara, İstanbul’a ve özellikle de Boğaz’a gelin ve boydan boya bir tur atın! Yoksa İstanbul elden gidiyor!..

Neden gelmeli?

Önceki ay Cumhurbaşkanı Erdoğan ile peş peşe aynı kentlere gittik. Önce ben gittim, sonra o ziyaret etti.

İlk durağımız Çanakkale Şehitler Abidesi’ydi.

Yüzlerce işçi adeta arı gibi çalışıyordu. Çevre düzenlemesi yapılmış, binlerce çiçek ekilmiş ve her taraf pırıl pırıl hale getirilmişti.

Ardından Diyarbakır’a gittim. Geçmesi muhtemel tüm güzergâhlar adeta çiçek bahçesine dönmüştü.

Hiç zaman geçirmeden özellikle bir hafta sonu, çat kapı bir Boğaz turu yapsa da sahillerimizin halini bir görse.

Başta tekneler olmak üzere kim eline ne geçerse belli ki denize atıyor. Hafif bir rüzgâr olduğunda da hepsi sahile vuruyor...

Pislik yüzünden, kıyılar denizanasından geçilmiyor!

Boğaz gibi akıntının en yoğun olduğu bir yerde bile durum böyle ise Marmara’daki durumu siz düşünün!..

İstanbul’da başkan değişti ama değişen bir şey olmadı.

Avrupa tarafı sahil şeridi otoban gibi genişletilmiş ama beton yığının soğukluğu sihirli dokunuşlarla eritilebilecekken, çevre düzenlemesi sanki bir başka bahara ertelenmiş!

Boğaz’ın sorumlusu kim? Büyükşehir mi, yerel belediyeler mi yoksa ayrı statüsü olan bir başka kurum mu? Her kim ise belli ki görevini yeterince yapmıyor!

İşte bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gelmesi artık şart oldu...

Başka çaresi yok!

Boğaz’daki kirliliğin temizlenmesi için Cumhurbaşkanı’nın ziyareti şart da başka konularda farklı mı?

Haberin Devamı

Hemen her yerde öylesine bir yönetim yapısı oluşturuyoruz ya da öylesine bir yapıyı zorunlu hale getiriyoruz ki en tepedeki talimat vermeden kolumuzu kıpırdatmıyoruz.

Bu, bugünün geleneği değil. Dün de böyleydi, bugün de aynen devam ediyor.

Birisi illa ki yap diyecek ki yapacağız.

Oysa herkesin görev ve sorumluluğu belli ama gel de bunu ilgililere anlat.

Gazetede en ufak bir konuda bile patrondan talimat alınmadan adım atılmıyor.

Bürokrasi de farklı değil!

Öyle bir mekanizma oluşmuş ki en tepedeki karar versin, o sorumlu olsun, ne kadar az iş, o kadar az hata, mantığı ülkemizi öylesine hantallaştırdı ki nasıl eski tempomuza ulaşacağız belli değil.

Peki, nasıl bu hale geldik?

Kabahat hepimizde, önemli bir konuda bir şey mi var yapılacak, aman bize sormadan yapma diyoruz, sonra o yol oluyor. Siz böyle dememiş miydiniz diye, üzerinize kalıyor!. Askerlik ve okulda da öyle değil mi? Teftiş ve müfettiş ziyaretleri olmasa yaprak kıpırdamaz. Her ne kadar göz boyamaca da olsa, en azından bir hareket oluyor...

Haberin Devamı

Özetin özeti: Boğaz deyince yüreği pır pır edenleri, Boğaz’a sahip çıkmaya davet ediyoruz. Ama yemeğe değil, yürümeye. Giyin eşofmanları gelin, görün Boğaz’ın halini! Daha geç olmadan haydi Boğaz’a!..