TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, “2023’e kadar ilk 100’e 3 üniversitemizi sokabiliriz” demiş.
Başkası dese inandırıcı olmazdı ama Hasan Hoca söylüyorsa, dikkate almak gerekir.
Köstek değil de, destek olunursa, arkası gelir.
Peki, o 3 üniversite hangisi olabilir?
İşte o tam bir muamma.
En az 20 üniversite akla gelebilir ama bu 3, kesinlikle, akla ilk gelen 3 olmaz!..
Neden?
Çünkü onların pek çoğu kış uykusunda!..
İlle de özgürlük!
TÜBİTAK ve benzeri kurumlar bütün dünyada özgür kurumlardır.
Çünkü bilim özgür ortamlarda kök salar.
TÜBİTAK, bizde bir ara başbakan yardımcılarından birisine ya da direkt başbakana bağlıydı.
Şimdi ise her ne hikmetse Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlamışlar.
Daha önce, kâğıt üzerinde de kalsa, aynı zamanda Bilim Bakanlığı sıfatını da taşıyordu.
Şu anda niye bağlı, anlamak gerçekten zor!
Bilim demek sanki sadece sanayi ve teknoloji demek!..
Dahası, TÜBİTAK’a bir de yönetim kurulu atamışlar.
Sanki KİT!
Hayırlı olsun, bakalım ne katkısı olacak?..
İlk kez dillendirildi!
Dünyadaki en iyi üniversiteler sıralamasında ilk 500’e ara sıra birkaç üniversitemiz giriyor, hepsi o kadar.
İlk 100 hayali kuranı ve dillendireni bırakın, aklından geçen bile yok.
Hasan Hoca’nın bunu icraat planı içine alması takdire şayan.
Eminiz ki kendisine en büyük destek Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan gelecektir.
Ve bakalım, Hasan Hoca’nın hodri meydan çağrısına hangi üniversiteler cevap verecek?..
Hasan Hoca, “TÜBİTAK olarak, Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşması için anahtar 5 kelime belirledik. Bunlar araştırma, teknoloji, geliştirme, yenilik ve hep unuttuğumuz insan kaynağı” diyor.
Keşke içerisinde liyakat da olsaydı!..
Beyin göçü!
Yurt dışındaki bilim insanlarımızı getirmek için sürekli proje üretiliyor ama arkası gelmiyor.
Çünkü projeler güven vermiyor ya da bir süre sonra çöpe atılıyor.
Ha bu arada dışarıdakileri getirelim derken, sakın ola eldekileri de dışarı kaçırmayalım!
Ve işte dikkate değer bir öneri:
“Sanayi ve Teknoloji Bakanımız ‘Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı’ konusunda açıklamalarda bulunmuş.
Bilim insanlarımızın yurda dönüşüne katkı sağlayacak çok önemli bir politikanın 15 Aralık’ta hayata geçirileceğini duyurmuş.
Gelecek genç ve deneyimli araştırmacılara, ülkemiz şartlarında çok iyi burslar ve sosyal imkânlar sağlanacakmış.
Gerçekten çok yararlı bir girişim.
Yurt dışındaki bilim insanlarının dönüşüne katkı sağlayacak önemli bir adım.
Ancak, ‘Araştırmacılarda aranacak kriterler ne, kaç kişiye bu imkânlar sağlanacak?’ gibi soruların cevabı henüz belli değil.
Ayrıca, gerçekten çok önemli bilim insanları oralarda elde ettikleri imkânları bırakıp, sonu çok da belli olmayan, seçimler öncesi kulağa hoş gelen bu programa dahil olurlar mı bilemiyorum.
İyi niyetle yola çıkılıp, sonunda asıl gelmesi gerekenler yerine birilerine ve bir yerlere yakın insanların bol para alması sağlanmaz inşallah.
Diğer taraftan, sizin de çok iyi bildiğiniz üzere, üniversitelerimizde kronik bir akademik kadro sorunu yaşanmaktadır.
Pek çok araştırma görevlisi, doktorasını bitirdikten sonra kadro bulamadığı için araştırmacılığı ve üniversiteleri bırakmak zorunda kalıyor. Kadro bulabilen şanslıların çok büyük kısmı ise araştırma görevlisi olarak devam ediyorlar.
Dolayısıyla, doktoralı büyük bir insan gücü heba ediliyor.
Oysa yeterli ‘dr. öğr. üyesi’ kadrosu sağlansa, bunun için gerekli kriterleri sağlayan doktoralı gençler bu kadrolara atansa, yaklaşık 5 bin TL maaşla doktoralı muazzam bir insan gücünden çok daha yararlı bir şekilde yararlanma imkânı sağlanabilecektir.”
Özetin özeti: Kafamız öylesine karışık ki günü kurtarmanın ötesine geçip, önümüzü bir türlü göremiyoruz...