Cumhurbaşkanı adaylarından Muharrem İnce ile yaptığımız görüşmenin ayrıntılarını ve vaatlerinin olabilirliğini bugün paylaşacağımızı söylemiştik.
Gelin şimdi önce izlenimlerimizi yansıtalım, sonra da sözlerinin icraata dönüşüp, dönüşmeyeceğine göz atalım...
İnce’yi en az 15 yıldır tanıyorum.
Genç Bakış’ta kendisini defalarca konuk ettik. Eğitim konusundaki duyarlılığını öteden beri biliyoruz.
Görüşmemizde ilk sorum, kendisini nasıl frenlediği oldu.
Karadeniz dalgaları gibi hırçın İnce gitmiş, söylediği her kelimeyi tartarak konuşan, hoşgörülü ve bir o kadar da sakin mi sakin bir İnce gelmiş.
En zor sorularda ve kendisini en çok kızdıran konularda bile sinir katsayısı hiç yükselmedi.
“Sakinleştirici mi alıyorsun yoksa dişlerini mi sıkıyorsun?” sorusunu da yine gülerek karşıladı.
“O zamanlar milletvekiliydim, genel başkan adayıydım ama şimdi cumhurbaşkanlığına talibim. Bu görev, hiçbirini kaldırmaz” diyerek Demirel örneğini verdi. “İktidardaki ya da muhalefetteki Demirel ile Cumhurbaşkanı Demirel aynı mıydı? Cumhurbaşkanı adayı olduğum an, partili rozetimi, herkesin huzurunda çıkarttım ve bu hep böyle devam edecek” dedi.
Samimi miydi?
Öyle görünüyordu!..
Ama şahin tarafını ne kadar kamufle etse de bazı konularda, sözünü esirgemiyordu. Örneğin TÜİK, TRT, yargı kurumlarının başkanları ve Genelkurmay Başkanı Akar söz konusu olduğunda, sesinin tonu aniden yükseliyor, yüzündeki gülümsemenin yerini, hesap sormaya hazır birinin ifadesi alıyordu!
Merak ettiğim diğer bir konu ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyarete gittiğinde niye kravat takmadığıydı?
Cevap ilginç mi ilginçti: “Garibanlıktan. Edirne mitinginden dönüyorduk, eve gitmeye vaktim yoktu, yanımızda da fazladan yedek kıyafet kalmamıştı...”
Peki, “Tayyip Bey’i tek adam diye çok eleştiriyorsunuz yarın siz de öyle olur musunuz?” diyecek oldum, bu soruya da hazırlıklıydı. Önemli olan, samimi olmasıydı ve fazlasıyla açık sözlüydü:
“Hepimiz insanız ve güç zehirlenmesi yaşayabiliriz. Yasalar, en kısa zamanda değişmeli ve beni böyle bir riskten kurtarmalı. Doğru olan, yetkilerin tek elde toplanması değil, ehil ellerde toplanmasıdır. Güçler ayrılığı demokrasilerin olmazsa olmazıdır...”
Vaatlerin olabilirliği
Görünen o ki hemen her konuda ciddi bir danışman kadrosuyla çalışıyor.
Teknik konularda, onlarla istişarelerde bulunuyor ama mitinglerdeki söylemler ve bidon örneğinde olduğu gibi esprili çıkışlar kendisine aitmiş.
Diğer konulardaki vaatleri ve uygulamaları bir yana, eğitimdeki reformları nasıl ve kimlerle gerçekleştireceğini özellikle irdeledik.
Açık sözlüydü. “Her konuda olduğu gibi, eğitim konusunda da tüm tarafları Çankaya Masası’nda bir araya getireceğiz, günlerce, haftalarca, bazen de aylarca tartıştıktan sonra ortak bir karara varılacak, ondan sonra uygulamaya geçilecek. Yani ben ne istersem o olmayacak!..”
Şimdi böyle söylüyorsunuz ama yarın çok farklı olabilirsiniz, bunun çok örneklerini gördük dememizi beklemeden, “Bugün ne söylüyorsam, yarın da o olacağım, söz veriyorum” dedi. Bekleyip göreceğiz!..
Çocuklar ve gençler konusunda çok hassas! Sanki önceliği, yetişkinlerden çok, hep onlar olacak! “Onlar ve öğretmenler mutlu olursa toplum mutlu olur” diyor.
Peki, bu nasıl olacak türü sorulara ise “Sabırlı olun, hep birlikte başaracağız” karşılığını veriyor.
Özetin özeti: Görünen o ki İnce, 16 yıllık milletvekilliği döneminde, kendisini sadece parti liderliğine değil, önce başbakanlığa şimdi de cumhurbaşkanlığına, en azından, kafa olarak hazırlamış. Her konuda bir cevabı var! Bakalım bunu halka ne kadar anlatacak, ne kadar inandıracak ve ne kadarını oya dönüştürecek? Hep birlikte göreceğiz...