Ailesinin işleri bozulduğu için kapı önüne konulan ya da mezun olduğu halde diploması verilmeyen gençlerin sayısı her geçen gün artıyor.
Çığlıkları yürek yakıyor!
MEB ve YÖK bu konuda önlem almak zorunda.
Hani hiç kimse parası olmadığı için eğitim hakkından yoksun kalmayacaktı?
Vakıf üniversiteleri hani kâr amacıyla kurulmamıştı?
Kolejler hani öğrencilerini yol ortasında bırakmayacaktı?
Önceki gün, senet karşılığı, hukuk mezunu bir gencin, adliye stajı için zorunlu olan geçici mezuniyet belgesini alabildik diye sevinirken, dün daha bir büyük bir şokla karşılaştık!
Tıp’ta böylesi bir başarı gösteren öğrenciye, alnından öpülüp, her türlü burs olanağı sağlanması gerekirken, okul taksitini ödeyemedi diye kapı önüne konulması akıl alacak gibi değil!..
Bu kadarı da olmaz!
“Bir vakıf üniversitesinde tıp fakültesi 5. sınıf öğrencisiyim. Geçtiğimiz aylarda tıp alanında pek çok otoritenin dünyanın bir numarası olarak gösterdiği Stanford Üniversitesi tarafından, çok zorlu mülakatlardan geçerek, akademik ve yabancı dil yeterliliği sağlayarak, her sene dünya çapında ancak birkaç öğrencinin kabul edilebildiği bir program dâhilinde bir aylık Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi rotasyonu için davet edildim.
Bu staj döneminde, pek çok departmanı ziyaret ettim, alanında en iyi hekimlerin tecrübelerinden faydalanma fırsatına sahip oldum. Katıldığım bölüm toplantıları ve yazdığım vaka raporları vasıtasıyla kendimi, üniversitemi ve ülkemi tanıtma adına oldukça gurur verici tecrübeler edindim.
İleriki mesleki hayatım için oldukça önemli olduğunu düşündüğüm tavsiye mektupları ve önümüzdeki dönem seçmeleri için Stanford Üniversitesi Hastaneleri’nin dâhili ve cerrahi bölümlerinden kabul mektupları aldım.
Tüm bunların yanı sıra merkezi Norveç’te bulunan ve medikal ekibinin San Francisco, Kaliforniya’da faaliyet gösterdiği, yakın zamanda Oxford University Hospitals ile ikili anlaşmalar imzalamış olup Brain Science Foundation ve Boston Analytics gibi dünyanın ileri gelen biyoteknoloji firmalarıyla çalışarak artificial intelligence ve machine learning teknikleriyle kişiselleştirilmiş bir sağlık asistanı geliştiren bir start-up ekibinin nörolojik çalışmalarında görev alarak takım üyesi oldum.
Öte yandan, üniversite hastanemizde hem yürütücü hem de yardımcı araştırmacı olarak pek çok araştırma faaliyeti içinde aktif olarak görev yapıyorum.
Tıp fakültesini bitirdikten sonra ABD’de uzmanlık eğitimine başlayabilmem adına United States Medical Licensing Examination (USMLE) için de hazırlıklarımı sürdürüyorum.
Stanford ve Harvard üniversiteleri ile olası rotasyon programları dolayısıyla sürekli bağlantı halindeyim.
Araştırma ve projelerime azami düzeyde ilgi göstermem, çok önemli sınavlara büyük bir özveriyle hazırlanmam gereken bir dönemde, tıp eğitimimin ilk dört yılını tamamladığım üniversitem tarafından, bu sene, ailemin son yıllarda bozulan işlerini nedeniyle, geciktirmiş olduğu ödemelerim gerekçe gösterilerek, tabiri caiz ise kapı dışarı edildim.
Derslerime giremiyor, stajlarıma katılamıyor ve sınavlara alınmıyorum.
Ne yaptıysam, mütevelli heyeti ve rektör hocamız dâhil, görüştüğüm hiçbir birimin bana yardımcı olmalarını sağlayamadım.
Haftalardır çalmadık kapı bırakmadım, buraya kadar getirebildim, ancak bir adım daha öteye götüremiyorum.
Uluslararası arenada multidisipliner projeler yürütmekte olan girişimcilik şirketlerinde çalışan ve Stanford gibi prestijli üniversitelere kabul edilen çok az sayıdaki Türk öğrenciden biriyim. Çok zor elde edilen bu fırsatları ileride değerlendiremeyecek olmamı kendim için bir talihsizlik, ülkemi temsil edemeyecek olmam adına da büyük bir şanssızlık olacağını düşünüyorum.
Tek gayem ülkem adına faydalı işler ortaya koyabilmek olduğundan ve sizlerin bu tür konulardaki hassasiyetinizi bildiğim, samimiyetinize güvendiğim için çareyi durumu sizlerle paylaşmakta buldum. Bana yardımcı olacaklara, ne kadar minnettar olacağımı kelimelerle anlatamam...”
Özetin özeti: Gelin de of çekmeyin!.