Eskiden derdini dile getirecek makam bulamayınca ya da çözsün, çözemesin, herkesin sorunlarını sabırla dinleyen biri arandığında akla ilk gelen Marko Paşa’ymış. Rum asıllı Osmanlı hekimi Marko Paşa (1824-1888), sonraki yıllarda yerini mahallenin pos bıyıklı tonton komiseri Hulusi Kentmen’e bıraktı. Günümüzün dert ortağı ise Şeref Malkoç.
O Frenkçe adıyla Ombudsman, yasal ismiyle Baş Denetçi.
Eğitimden sağlığa, yargıdan maliyeye, belediyelerden Meclis’e, valilerden muhtarlara, herhangi bir şikâyetiniz mi var, günün 24 saatinde sizi dinlemeye hazır.
Sadece dinlemekle kalmıyor, çözüm için yasaların, siyasetteki duayenliğinin ve tonton kişiliğinin kendisine sağladığı tüm avantajları kullanarak, sorununuzu en geç altı ay içerisinde pozitif yönde çözmeye çalışıyor. Çoğu zaman da başarılı oluyor.
Yaşı 60’a merdiven dayasa da 25’lik delikanlı gibi kabına sığmıyor. Ülkenin dört bir yanını dolaşıyor, gazete ve televizyonları ziyaret ediyor ve özelikle de liselerde, üniversitelerde ombudsmanlığı anlatan konferanslar, yarışmalar düzenliyor, öğrencilere yalnız değilsiniz mesajı veriyor, özgüven inşa ediyor.
Bir zamanların Toprak Dede’si Hayrettin Karaca’yı hatırlayın.
Erozyonu önlemek, yeşil alanları çoğaltmak ve çevre bilinci oluşturmak için ne büyük çabalar harcamıştı!..
Malkoç da şimdi aynısını hatta daha fazlasını yapıyor. Çünkü arkasında devlet desteği var. Ombudsmanlık yasayla kuruldu, anayasal güvence altına alındı.
TBMM’ye bağlı gibi gözükse de faaliyetlerini özerk bir biçimde sürdürüyor. Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK), idarenin her türlü eylem ve işlemleriyle tutum ve davranışlarını insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve önerilerde bulunmakla görevli.
İşte başlıca görevleri:
- İdarenin hizmet kalitesinin yükseltilmesine,
- İyi yönetim ilkelerinin yerleşmesine,
- İnsan haklarının gelişmesine,
- Hukukun üstünlüğünün sağlanmasına,
- Hak arama kültürünün yaygınlaşmasına,
- Şeffaf, hesap verebilir, insan odaklı bir idarenin oluşmasına katkı sağlamaya çalışmaktır.
Nereden geliyor?
KDK’nin İstanbul genelindeki okullarda düzenlediği “İyi Yönetim İlkeleri” yarışması çerçevesinde, şeffaflık, nezaket ve ayrımcılık konuları ile ombudsmanlık ele alınacak.
Bu toplantılardan birine biz de katıldık.
Keyifliydi, özellikle de Malkoç’un enerjisine, esprilerine, kararlılığına ve bu konudaki inancına diyecek yoktu.
Malkoç’un, ombuds-manlığın nereden geldiğine ilişkin anekdotu da ilginç mi ilginçti!
Adalet eski bakanları-mızdan Hikmet Sami Türk bakan olunca, yıllardır üniversitede verdiği dersin kökenine ulaşmak ve ülkemize de getirmek için İsveç’e gider, meslektaşına, “Hele şu ombudsmanlığın şeceresini bize bir anlatın” der.
İsveç bakan hem şaşkın hem de üzgündür.
“Gerçekten bilmiyor musunuz?” der ve anlatmaya başlar:
Ülkemiz Rusya ile yaptığı savaşta yenilince, kralımız Osmanlı’ya sığınır ve orada görür ki padişahın imparatorluğun her tarafındaki uçan kuştan haberi vardır. Bu nasıl oluyor diye araştırınca, herkesin padişaha şikâyet etme hakkı olduğunu görür ve bunun ülkesinde uygulanması için talimat verir. Hem de sığınmacı olarak İstanbul’dayken! O gün bugündür de bu gelenek devam eder.”
Bu arada, tarihe Demirbaş Şarl olarak da geçen İsveç Kralı desteğimizden ve ilgimizden öylesine memnun kalmış ki 5 yıl boyunca en masraflı konuğumuz olmuş.
Rivayete göre, yaptığı harcamalar, zamanla öyle artmış ki demirbaş kalemler arasında yazılmaya başlanmış, lakabı da oradan kalmış!..
Şikâyet hakkı!
Malkoç, öğrencilerden sık sık alkış aldığı konuşmasında, her ne kadar onlara hiç söz hakkı verilmese de gönüllerini kazandı.
İşte bazı satır başları:
- Bize her türlü yolla başvurabilirsiniz. Başvurularımızda yaş sınırı aramıyoruz, para almıyoruz, kişilik haklarınızı sonuna kadar koruyoruz, yeter ki Türkiye iyi olsun.
- Bizim paydaşlarımız sizlersiniz, 82 milyon insanımız. Bizim paydaşımız sivil toplum örgütleridir, basın mensuplarıdır.
- Hiçbir idareci denetlenmekten hoşlanmaz. Denetim soğuk bir şeydir, sempatik bir şey değildir ama denetim olmadan bu iş olmaz.
- Biz görevimizi yaparken kanunun ikinci maddesi açık; hiçbir makam, mevki, merci bize emir veremez, talimat veremez, telkinde bulunamaz.
- 2017’de Kamu Denetçiliği Kurumu’na yapılan en fazla şikâyet eğitimle ilgiliydi. ÖSYM, YÖK, Milli Eğitim ile ilgiliydi ama azalıyor.
- Eğer biz, kendi Anayasal haklarımızı, yasal haklarımızı kullanabilirsek, birçok şikâyetin önüne geçebiliriz.
- Sizler bu genç yaşta adalet, hakkaniyet, insan hakları, demokrasi, bunlara aşina olursanız, Türkiye’de arzu ettiğimiz şeyler gerçekleşir. Gördüğünüz eksikliği, noksanlığı bize bildirin. Bize yol gösterin, Türkiye’ye yol gösterin...
Özetin özeti: Malkoç samimiydi. Kesinlikle samimiydi. İnandırıcı mıydı? Ben inandım. Başarılı olur mu? O elinden geleni yapıyor. Gerisi bizlere kalmış!..