Her ne kadar yaz, kış, bahar demeden festival sayılarımızda çeşitlilik ve artış göze çarpsa da, Batılı ülkeler İle bizdekileri kıyaslamak mümkün değil.
Onlarda neredeyse her haftaya bir festival düşerken, biz ayda bire bile razıyız ama o bile yok. Mevsimlik ya da yazlık festivaller içerisinde de yenilikçi olanı bulmak çok zor.
Oysa festival turizmi, en sürdürülebilir ve en kazançlı olanı. Ama biz bunu da devlete ya da belediyelere havale ettiğimiz için çoğu, keyfe keder oluyor.
Sivil toplum örgütlerinin, yaygın bir şekilde bu işe soyunmaları ise görünen o ki çok zaman alacak.
Çinli turistler
Turizm pamuk ipliğine bağlı derler. Çok doğru.
Siyasi, ticari, askeri ilişkilerdeki en ufak bir sorun anında, turizme de yansır.
Geçtiğimiz hafta, Çin’in Sincian bölgesinde yaşayan Uygur Türklerinin halk ozanı Abdurrehim Heyit’in işkence ile öldürüldüğüne ilişkin haberler üzerine Dışişleri Bakanlığımız Çin’i kınayan açıklama yaptı. Çin de kayıtsız kalmadı. Önce haberi yalanladı, sonra da kinayeli açıklamalar yaptı.
Peki, bu durum, gelen Çinli turist sayısını etkiler mi?
Hayır demek zor.
Bu diplomatik kriz hemen çözülmeli ki, yaptırımlar gelmesin!..
Söz, Çin’den açılmışken ilginç bir anekdot da şöyle:
Çin’de, Bahar Bayramı için verilen bir haftalık tatilde, turizm gelirleri, geçen yıla göre, yüzde 8,2 oranında artış göstermiş. Bu, yani Çin’in bir haftalık turizm geliri, Türkiye’nin 2018 yılı toplam turizm gelirinin iki katından fazla anlamına geliyor...
KKTC’nin kimlik sorunu!
KKTC, bir türlü ne olduğuna karar veremedi.
Kumar adası diyenler çok. Onlar da bunu seviyor.
Oysa tam bir tarım ve turizm cenneti diyenler de var.
Bana göre ise bir öğrenci adası.
Üniversiteleri ve öğrencileri çıkartın geriye fazla bir şey kalmaz.
Öyle ya da böyle, bir ya da birden çok kimliği olabilir. Olmalı da.
Ama bunların ne olacağına kesin karar verilmeli ki, ona göre yol haritası çizilmeli.
Bu arada, adada 2018’de turizmde işler iyi gitmemiş.
2017’de ortalama doluluk yüzde 58,5 iken, 2018’de yüzde 51,3’e inmiş. Kumarhaneli otellerde ise doluluk yüzde 62’den, yüzde 54’e gerilemiş.
Ha, bu arada Yunan Adaları’na giden turist sayımız ise katlanarak artıyor.
Niye mi?
Hem fiyatlar hem de mutfak çok daha cazipmiş!
KKTC, bir turizm adası olduğuna karar verse, çok daha fazlasını yapar ama bir türlü o noktaya gelemiyor...
Haydi Malatya!
Malatya, ülkemizin farkındalık yaratan en önemli kentlerimizden biri.
Ama nedense Kayısı Festivali’nin ötesine geçip, Kayısı Çiçeği Festivalini bir türlü markalaştırmadılar.
Bu konuda Datçalılardan öğrenecekleri çok şey var.
Şu günlerde gezi sevdalıları, badem çiçeklerini görmek için akın akın Datça’ya gidiyor. Gidenler de memnun dönüyor.
Hazır bu motivasyon varken, mayıs ayı içinde neden çok daha görkemli bir Kayısı Çiçeği Festivali yapılmaz ki?
Ben gördüğümde bayılmıştım, kayısı bahçeleri, öylesine göz alabildiğince büyük ve öylesine bembeyazdı ki hayran kalmamak mümkün değildi.
İşte bu yüzden haydi Malatya sıra sende diyoruz...