Eleştirinin sınırları nerede başlıyor, nerede bitiyor?
Daha da önemlisi, eleştiriye karşı ne kadar tahammüllüyüz?
Medya okur-yazarlığı konusunda uzman isimlerden biri olan Amerikalı Chris Sperry, bir dizi konferans vermek için ülkemizde bulunuyor.
Boğaziçi, Kadir Has ve İbn Haldun üniversitelerinde öğrencilerle sohbet edecekmiş!
Eleştiriyi seven, olması gerektiğine inanan ve yapıcı eleştirilerin, şakşakçılıktan çok daha yararlı olduğunu savunan biri olarak, kendisiyle keyifli bir yemek yedik.
Sperry, yaptığı işin zorluğunu anlatırken, özellikle şu örneği verdi.
Arap-İsrail sorununa yönelik bir müzakere açtım ve 7 sayfalık bir metin hazırladım.
Bir öğrencim geldi, 19 noktada İsrail karşıtı olduğumu düşündüğünü söyledi. İyice araştırıp, bir kez daha okumasını söyledim. Bu kez 26 noktada Arap karşıtı olduğuma yönelik tespitlerde bulunmuş!..
Eleştirel düşünce böyle bir şey, nereden baktığınıza göre değişmemesi gerekir. Peki, bunu hangi yaşlarda ve nasıl yapmamız gerekiyor?
Amerikalı uzman, eleştirel düşünce altyapısı ne kadar erken oluşturulursa, o kadar sağlam olacağını söylüyor ve ilkokulda başlamasının doğru olacağını vurguluyor!
Peki, yalan haber ya da yanlış düşüncelerden nasıl korunulur? Çok daha önemlisi, her konu tartışılabilir mi?
Bu konuda çok net:
Sınırsız özgürlük olmalı ama bir yere kadar? Örneğin, ben sınıfımda Nazilere söz hakkı tanımam!..
Demokrasi nedir?
İşte bu söyleşiden önemli satır başları:
- Demokrasi, zor konuların aynı masa etrafında samimi bir şekilde tartışılmasıdır.
- Küresel anlamda zor sorular soracak öğrenciler yetiştirmeye çalışıyoruz.
- Sınıf içerisinde öğretmen ve öğrencinin rolleri artık değişmelidir. Etkileşim daha etkin olmalıdır. Benim rolüm, müzakere sürecini kolaylaştırmaktır.
- Öğrencileri, ön yargılardan uzak bir şekilde soru sormaya teşvik etmeliyiz. Yaş büyüdükçe, ön yargılar artıyor!
- Özgürlüğün sınırlarını, dünyanın her yerinde, halklar kendileri belirler.
Medya okur-yazarlığı
- Medya okur-yazarlığında doğruyu, yanlışı anlamada üç önemli kriter var. Bunlardan ilki, öğrencilere belli bir duruşu kazandıracak donanımı sağlamak, ikincisi farklı bakış açılarını değerlendirmeyi, üçüncüsü de ön yargıların esiri olmamayı öğretmektir.
- Bulunduğum öğretim kurumunda Trump diyeni paramparça ederler. İşte o noktada, en zor konuşmalarda bile güvenliği ve sürdürülebilirliği sağlamaktır.
- Gördükleri, duydukları, izledikleri her şey gerçek dışı olabilir, her habere, her konuya, bu gözle bakmalarını da öğretmeliyiz.
- Okulumuzdan 70 öğrenci, okullardaki güvenlik eksiğini protesto için şehrin en işlek kavşağında eylem yaptı. Ertesi gün de 20 kişilik bir başka grup ırkçılığı protesto etti. Öğrenciler, farklı görüşte de olsa, eleştiride birleşebiliyorlar.
- Son 10 yılda dijital medyanın konulara bakışı değişti. Karanlık ve korkunç gözüküyor. Gerçeklere yeterince yer verilmiyor!
- Öğrenciler, Trump’tan sonra ABD’nin imajı bozuldu diyor ama öyle değil!
- Ortadoğu’daki tüm tarafları yakından tanımalarını istedik. IŞİD’e sempati duyarlar mı diye endişelenmedik. Aşırılıkları halının altına süpürmeyiz. Empati yapmalarını sağlayarak, kendi ahlaki değerleriyle yüzleşmelerini isteriz...
Özetin özeti: Eleştiriye katlanmak zor da, yapmak çok daha zor!..