Ziya Hoca, hemen herkesin bizden dediği bir isim. O bir özel okulcu ama para hırsı olmayanlardan. Eğitim camiasında her kesimin tanıdığı, güvendiği ve saygı duyduğu eğitimcilerden biri olarak her zaman ilgi ve itibar gördü. Ama büyük bir beklenti yarattı...
Milli Eğitim Bakanlığı’na, Avni Akyol’dan çok uzun yıllar sonra, nihayet eğitimci bir Bakan atandı.
Eğitimi anaokulundan üniversiteye çok yakından tanıyor.
Akademik performansı ve teorisyenliği herkes tarafından kabul görüyor ama uygulama konusunda sıkıntıları var!
Alışılagelmiş, akademisyen, bürokrat ve bakanlardan çok farklı.
Sözünü esirgemez, ters düştüğünde de şapkasını alır gider.
Özel okul kuruculuğu da var, özel okul danışmanlıkları da!
Eğitim seminerlerinin baş aktörlerinden biriydi.
Yani hep sahadaydı...
2002’de Erkan Mumcu’nun Milli Eğitim Bakanlığı döneminde Talim Terbiye Kurulu Başkanı oldu.
Mumcu gitti, o kaldı. Ama yeni Bakan Hüseyin Çelik ile yıldızı hiç barışmadı.
Zaman zaman ters düştüler.
O da bıraktı gitti.
Sonrasında, bir ara müsteşar olabileceğine yönelik söylentiler çıktı ama arkası gelmedi.
Son birkaç gündür, Külliye’ye çağırılınca, bakan olacağına yönelik sinyaller gelmeye başlamıştı ve oldu.
Allah kendisini utandırmasın. Ülkemize, eğitime, öğretmenlerimize ve çocuklarımıza hayırlı olsun...
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ilk Milli Eğitim Bakanı unvanına sahip olan Ziya Selçuk, dün diğer atanan bakanlarla birlikte yemin etti. Selçuk daha sonra da bakanlıkta düzenlenen törenle görevi İsmet Yılmaz’dan devraldı.
Akıl ve bilim
Selçuk, ilk değerlendirmesinde “Bilimin, aklın ışığında elimizden gelen bütün gayreti ekibimizle göstereceğiz” dedi, alkışı hak etti.
Eğitimci kimliği ve mütevazı kişiliğiyle eğitim camiasında büyük bir heyecan ve umut yarattı.
Bu kendisi için müthiş bir destek ama bir o kadar da riskli.
Çünkü öylesine büyük bir beklenti yarattı ki hemen herkes artık kangrene dönüşen sorunlara bir an önce çözüm bekliyor.
Öylesine hızlı ve objektif hareket etmeli ki okullar açılıncaya kadar biraz olsun eğitimde taşlar yerli yerine oturabilsin.
Yoksa bir tartışılmaya başlanırsa, sevginin nefrete dönüşmesi çok zaman almaz!
Selçuk, bir hoca olarak, çizgisini hiç değiştirmedi. Ama bürokrat olarak, daha sonra eleştireceği pek çok icraata imza attı ya da seyirci kaldı. Bakalım, şimdi, eğitime ideolojik değil de pedagojik bir bakış açısı getirecek mi, bunu hep birlikte göreceğiz.
Selçuk, Bakanlar Kurulu açıklandığında, AA’ya değerlendirmelerde bulundu. İşte önemli satır başları:
- Yepyeni bir heyecanla yepyeni bir hizmetin hep birlikte, bir ortak dil üzerinden inşa edilmesinin peşindeyiz.
- Bunun ne kadar zor bir görev olduğunu biliyoruz.
- Bu zor görevin de şahsi bir mesele olmadığının, bireysel bir iş olmadığının, bunun bir ekip işi olduğunun, bunun bir millet ödevi olduğunun farkındayız.
- Dolayısıyla, bizim önümüzde çok uzun ve zorlu bir yol var ve bunun için bilimin, aklın ışığında elimizden gelen bütün gayreti ekibimizle göstereceğiz.
Siyasete yakınlık
Ziya Hoca, hemen herkesin bizden dediği bir isim.
Kimilerine göre o sıkı bir ülkücü, kimilerine göre iyi Ak Partili, kimilerine göre de sözünü esirgemeyen bir sosyal demokrat.
2002’den bu yana Ak Parti’ye yakınlığı ve danışmanlığı devam etse de hep dışarıda kaldı.
O bir özel okulcu ama para hırsı olmayanlardan.
Okulunu, bir kazanç kapısı olarak değil, fikirlerini hayata geçirdiği bir laboratuvar olarak gördü.
Ve hiçbir zaman büyütmedi ya da büyütemedi!
TED Üniversitesi’nin kuruluşunda bulundu.
Eğitim camiasında her kesimin tanıdığı, güvendiği ve saygı duyduğu eğitimcilerden biri olarak her zaman ilgi ve itibar gördü.
Kadrolarını kendisi mi atayacak yoksa Külliye’den mi belirlenecek?
Çok daha önemlisi, bakanlığına neredeyse kesin gözüyle bakılan Müsteşar Yusuf Tekin ne olacak?..
En zor bakanlık
Milli Eğitim Bakanlığı, bakanlıklar içerisinde en zor olanı!
20 milyon öğrenci, 30 milyon veli, bir milyonu aşkın öğretmen ve bir o kadar idari personelle kocaman bir ülke gibi.
Ne yaparsanız yapın, hiç kimseyi memnun edemezsiniz.
7 gün 24 saat çalışsanız da yaptığınız göze hiç görünmez.
Maliye kadro vermez, sorumlu siz olursunuz, güvenlik soruşturmaları uzar, herkes size kızar, YÖK ve ÖSYM öğrenci ve öğretmenleri inletir, fatura yine size çıkar.
Giriş sınavları, tercihler ve kayıtlar tam bir baş ağrısıdır.
Ne yaparsanız yapın, mutlu olanların oranı üçte biri geçmez!
Ders kitapları, müfredat, ders saatleri ise tam bir ömür törpüsü, değiştirmezseniz bin türlü, değiştirirsiniz on bin türlü şikâyeti beraberinde getirir.
Özel okul ve dershanelere gelince, bir dokun bin ah işit.
Siyasette ne İsa’ya yaranırsınız ne de Musa’ya.
Basının gözü hep üzerinizdedir.
İyi yaptıklarınız, zaten yapmanız gerekenlerdir, yanlış yapılanlar ya da unutulanlar ise manşetlerdedir.
Dünden bugüne bakıldığında, en kısa süreli bakanlık dönemi hep eğitimdedir.
Çünkü oturulan koltuğun iğneli fıçıdan farkı yoktur!
Evinizin yolunu unutursunuz, evden fırça yersiniz, 7-24 çalışırsınız yine de de kimseye yaranamayıp, eleştiri oklarının hedefinde olursunuz.
Ülkemiz için, çocuklarımız ve öğretmenlerimiz için yaptığınız her hayırlı icraatı alkışlamaya hazırız.
Unuttuklarınız ya da yolunda gitmeyen durumlarda ise yapıcı eleştirilerimizi bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da paylaşacağız.
Şunu çok iyi bilmenizi isteriz ki yapılan her eleştiri ya da öneri, ülke ve millet olarak her şeyin çok daha iyisini hak ettiğimiz içindir.
Özetin özeti: Beklenti yüksek, yükünüz ağır, yolunuz uzun. Allah yardımcınız olsun...