Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Eğitimle ilgili beklentiler öylesine yükseldi ki dünyanın en iyi sistemlerini de getirseniz, memnuniyet çıtası daha yükseğe zor çıkar.

Çünkü hemen her alanda, teknoloji ve yaşam koşulları aldı başını gidiyor, müfredat programları ona yetişemiyor.

Bu durum sadece bizim ülkemizde böyle değil.

Hemen her ülke benzer sancıları yaşıyor.

Eğitimin eskisi kadar gençlerin ilgisini çekmemesi de bu yüzden.

Peki, önümüzdeki yıllarda, Aristo’dan günümüze çok fazla değişmeyen, klasik eğitim, öğretim metotları aynen devam eder mi?

Haberin Devamı

Evet demek mümkün değil.

Fazla değil, 20 yıl içinde, kampüs, okul, derslik, kara ya da akıllı tahta, öğretmen, öğrenci, ödev, müfredat, ders, kitap gibi kavramlardan pek çoğu tarih olursa hiç şaşırmayın!..

Bu yönde hızlı bir değişim içerisine giren çok fazla ülke var.

Avrupa, dijital çağa geçişte olduğu gibi bu konuda da fazlasıyla muhafazakâr. Ama Amerika, Çin ve Güney Kore gibi ülkeler çoktan yeni sistemler oluşturmaya başladı.

İşte bu noktada bizi asıl düşündürmesi gereken, atacağımız yeni adımları dünün bir kopyası şeklinde değil, geleceğin aynası olarak görüp ona göre yol haritası çizmek.

Yeni açılan öğretim kurumlarını, özellikle üniversiteleri gezdiğimde, yenilik olarak hiçbir şey dikkatimi çekmiyor.

Bu konuda hata üniversitelerde mi yoksa Ankara’da mı?

Kesinlikle Ankara’da. Eğitimde geleceği yakalamak istiyorsak, önce başta siyaset olmak üzere MEB, YÖK ve ÖSYM’nin bakış açısını değiştirmesi gerekiyor.

Siyasetçiler politik hesapları bir kenara bırakacak, MEB ve YÖK geleceği okuyacak, ÖSYM de ona göre öğrenci seçecek.

Üniversite- lere gelince, özerk hale gelmekten başka çareleri yok.

Her biri kendi misyon ve vizyonunu belirleyecek ve ayakta duracak kaynakları da devlet ya da öğrenci sırtından değil, kendi üretecek. Yoksa ayakta kalmaları çok zor!..

Peki, biz ne yapıyoruz?

Üniversitelerdeki eğitimin içeriğini ya da gelecek vizyonlarını değil, isimlerini tartışıyoruz.

Son bir yılda çok sayıda üniversitenin ismi değişti. Hem de en yeni açılanların da.

Anlayacağınız, üniversite açarken, isim konusuna bile yeterince kafa yormuyoruz.

Haberin Devamı

Hele şimdilik bir isim verelim, sonra değiştiririz diye yola çıkılmaz.

Dünyada böylesine hızlı ve yaygın bir isim değiştirme süreciyle karşılaşmanız mümkün değil.

Okul isimlerinin hele hele üniversite isimlerinin sürekli değişmesi, literatürdeki yayınların takibi açısından zor olduğu kadar, tuğlaları üst üste değil yana yana dizme anlamına gelir ki bu da o üniversitelerin kökleşmesine ve isim yapmasına engel olur...

Geleceğe yönelik parametreler belirlerken, ne olur bu konularda daha titiz olalım ve şekle değil, içeriğe kafa yoralım.

Eğer bunu başarabilirsek, dijital çağı ve sonrasında da yapay zekâ çağını da yakalar ve ülkemizi uçururuz yoksa patinaj yapmaya devam ederiz.

Gelişime açık bir milletiz ama sabırsızız. Anlayacağınız, kendimizi ve çocuklarımızı ne kadar iyi tanırsak, o kadar güçlü bir yol haritası ve onu hayata geçirecek sistemler oluştururuz...

Özetin özeti: Gelecek için yapacak çok işimiz var. Hem de çok fazla...