Başlıktaki sözleri bir siyasetçi söylese, siyaset yapıyor diyebilir ya da eğitimle uzaktan yakından ilgisi olmayan birisi söylese, onu da konuların çok uzağında diye ciddiye almayabilirsiniz. Ama eğer söyleyen MEB’de bakanlar üstü bir konumda olan ve bakanlar değişse de o asla değişmeyen Müsteşar Yusuf Tekin ise, uzun uzadıya düşünmeniz gerekir.
Eğitimin hiç değişmeyen hali bu ise, değişen hali kim bilir nasıl olacak?
Cumhuriyet’in ilanından bugüne eğitimde nelerin değişip nelerin değişmediğine geçmeden, gelin önce Müsteşar Tekin’in İzmir’de İmam Hatipliler Kurultayı’nda yaptığı konuşmaya bir göz atalım:
“Türkiye’de eğitim sistemi Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren hiç değişmemiştir. Bunu çok iddialı olarak söylüyorum. Sadece eğitimde bu ana felsefeye ulaşmak için kullanılan araçlar üzerinde minimal değişiklikler yapılmış. Asıl ulaşılmak istenen sonuca sistemi götürecek yolda ufak tefek değişiklikler yapılmıştır ve bu değişikliklerin hiçbiri eğitim sistemi değişikliği değildir. Eğitim sistemi değişikliği olarak algılanamaz.Bugünlerde gene tartışıyoruz. ‘Eğitim sistemi bir daha değişiyor’ Ne değişecek, ben anlamıyorum. 8. sınıf ve 9. sınıf, 12 yıllık zorunlu eğitimin parçası. 7’den 8’e geçtiği gibi 8’den de 9’a geçecek çocuklar. Burada yapacağınız bir değişiklik, eğitim sisteminde bir değişiklik anlamına asla gelmez. TEOG teknik bir konu, basit bir konu.”
Kim şaşı bakıyor?
Demek ki eğitime şaşı bakan, bizlermişiz.
TEOG gibi “basit bir konu” için Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’a, Milli Eğitim Bakanı’ndan velilere kadar neredeyse tüm ülkenin telaşlanması, neler oluyor diye kafa yorması, değişiklik istemesi, boşunaymış. Çünkü yapılan “ufak tefek, minimal” bir değişiklik, TEOG da “basit bir konu”ymuş!
Tekin, ya eğitim tarihimizi hiç bilmiyor ya da tüm ülkeyi ayağa kaldıran konuları bile ciddiye almıyor.
Muhtemeldir ki ciddiye almadığı için de çözüm üretilemiyor!
Nereden nereye?
Tekin değişimden ne anlıyor onu bilmiyoruz ama eğitim sistemimizde “Cumhuriyet Tarihi’nin en büyük reformu” diye sunulan pek çok projenin altında kendisinin ve bakanlarının imzası vardı.
Eğer anlatmaya çalıştığı, okul sisteminden medrese sistemine geçişse, işte o hiçbir zaman mümkün olmayacak!
Osmanlı’dan günümüze devam eden 300 yıllık bir süreci hiç kimse artık tersine çeviremez.
Cumhuriyet’in yetiştirdiği bir akademisyen olarak herkesten önce, buna zaten kendisi izin vermez!
Cumhuriyet’in ilanından bugüne iktidara gelen tüm hükümetler eğitime fazlasıyla önem verdi. Ama eğitime bakış açıları öylesine farklıydı ki çoğu zaman patinaj yaptık, çoğu zaman da elde ettiğimiz kazanımları hovardaca heba ettik.
Tekin’in “basit bir konu” diye nitelendirdiği değişimleri bir kenara bırakırsak, asıl büyük değişim, aidiyet duygusu yüksek, ülkemin her yeri benim vatanımdır diyen, tüketen yerine üreten, en büyük değerin alın teri olduğuna inanan yurttaş yetiştirmede yaşanıyor!
Özetin özeti: İnsan odaklı eğitimden, sınav odaklı eğitime geçişten daha beter bir sistem değişikliği ne olabilir ki!