Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başta turizm olmak üzere pek çok sektör SOS veriyor.
İnşaat dışında, ki onlar bile eski havalarında değil, hemen hemen her alanda, ciddi anlamda ekonomik kriz beklentileri var.
Hemen her şey 16 Nisan’a endekslenmiş gibi gözükse de, uzun vadeli tedirginlik herkesin dilinde.
İşte böylesi bir ortamda, eğitim sektörü, belki de son yılların en büyük atağını gerçekleştiriyor.
Büyüme rekorları kırılırsa, hiç şaşırtıcı olmaz!
Peki, bu büyüme, hormonlu bir büyüme mi, yoksa gerçek bir büyüme mi?
Yakında balon patlar mı, daha da önemlisi, ekonominin geneli küçülürken, eğitim, niye ve nasıl böylesine hızla büyüyor?..
Daha iyi eğitim
Anne babaların daha iyi eğitim arayışı başta olmak üzere, eğitim sektörünü uçuran pek çok neden var.
İşte onlardan bazıları:
* Devlet okullarından kaçış
* Cemaat okullarının kapanmasıyla ortaya çıkan boşluk
* Daha iyi yabancı dil ve sosyal çevre arayışı
* Çocuğunu özel okula gönderecek ekonomik güce sahip veli sayısının artması
* Her keseye göre özel okulların açılması
* Kâr marjı yüksek olduğu için özellikle fonların iştahını artırması
* Eğitimci olmayan yatırımcıların da ilgisini çekmesi
* Parayı yönlendirecek, en kârlı ve itibarlı sektörlerden biri haline gelmesi
Yukarıdaki tespitlere bir o kadar daha ekleyebiliriz, çünkü gidişat bu yönde!
Peki, sektör sağlıklı büyüyor mu?
İşte o tartışılır...
Veli memnuniyeti?
Özel okulculuk belki yatırımcıları memnun ediyor ama aynı memnuniyeti veliler için söylemek mümkün değil!
Çok az okul dışında, veli memnuniyeti yok gibi!
Mümkün olsa okul değiştirmek isteyenler ise her okulda uzun kuyruklar oluşturuyor!
Ve bunun pek çok gerekçesi var! İlk sırada da ücretlerin yüksekliği geliyor!
Fiyatlar çok yüksek, çünkü devlet, eğitimden, herhangi bir ticari sektörden çok daha yüksek vergi alıyor!
Okul sahipleri de, nasıl olsa sırada bekleyenler var diye velilerin canına okuyor.
Memnu- niyetsizliğin nedeni, elbette sadece öğrenim ücretleri ve diğer masraflar değil!
Eğitim ve öğretim konusunda da ciddi şikâyetler var.
Örneğin, yabancı dille eğitim pek çok okulda maalesef kâğıt üzerinde kalıyor!
İlgi ve yeteneklerin geliştirilmesi, sosyal donanımın sağlanması ve en önemlisi de TEOG ve YGS için ekstra paralar ve zaman harcanması hiç hoşlarına gitmiyor. Ama devlet okullarına ya da kendi kolejlerinden hiçbir farkı olmayan okullara giderek, yeni bir maceraya da girmek istemiyorlar...
Anlayacağınız, sektör, kendine ciddi anlamda bir çekidüzen vermezse, büyüdüğü hızla küçülebilir!..
Sıkıntı nerede?
Eğitim hayatımızın en önemli faktörü ama ne bireyler ne de devlet olarak bunu hâlâ anlayabilmiş değiliz.
Ebeveynlerin iyi bir eğitimden anladıkları, sınavlara hazırlık, yüksek bir puan, popüler bir okul, biraz yabancı dil, hepsi o.
Parayı verince, sanıyorlar ki tüm sorumluluklarını yerine getiriyorlar.
Oysa asıl büyük sorumluluk, verdiklerinin karşılığını ne kadar aldıkları!
Peki, bunu yakından takip ediyorlar mı?
Evet demek mümkün değil!..
Eğer bir evde eğitim sorunu varsa, bilin ki o ailede huzur yoktur.
İşte bu yüzden eğitimi ciddiye, hem de çok ciddiye almak zorundayız...
Okul sahipleri ve devlete gelince, alın birini, vurun diğerine. Patronların derdi daha da büyümek, devletin derdi ise üzerindeki yükü hafifletmek.
Sektör büyümeli, hem de ikiye, üçe katlanarak ama hormonlu bir şekilde değil, ayakları yere basarak.
Kırk yıllık eğitim kurumlarına düşen görev, daha da içlerine kapanmak değil, sektöre sahip çıkmaktır.
Yoksa onların yarattığı boşluğu başkaları doldurur ve olası krizlerde en büyük zararı maalesef onlar görür.
Kötüler iyiye değil, iyiler kötülere örnek olmalıdır.
Özetin özeti: Eğitim şart ama adam gibi eğitim!..