Turizmle ilgili haberler şaşırtmaya devam ediyor.
Doluluk oranları rekor diyenler de var geçen yılın gerisindeyiz diyenler de.
Turist yağıyor diyen de var sinek avlıyoruz diyen de.
Bu kafa karışıklığı gazetelere de yansıdı.
Dünkü gazetelerde, aynı sayfadaki haberlerden birinin başlığı “Türkiye’ye turist yağıyor”, bir diğerinin başlığı ise “Otel doluluk oranları toparlanıyor”...
Olup bitenleri, birinci ağızdan yani turizmin en göbeğindekilerden dinlediğinizde, bambaşka bir tablo söz konusu:
İşte bazı satır başları:
- Doluluk oranları, geçen yılın gerisinde.
- Sürekli hata yapıyoruz. Ne olur kimse konuşmasın, kimse keyfi kararlar almasın.
- Yerli turistte azalma var. En iyi müşterimiz olan Almanları küstürdük!
- Ramazan, seçimler, sınavlar ve şimdi de kayıtlar nedeniyle veliler bulunduğu yerden ayrılamıyor. Allah’tan bayram vardı. Ümitler Kurban Bayramı’na kaldı.
- Yabancı turistler bu fiyata, bu hizmeti başka bir yerde bulamazlar…
Görünen o ki, en güçlü sıcak para kaynağımız turizmi, gözümüz gibi korumamız gerekiyor!..
Maraş turizme açılır mı?
KKTC’de heyecan verici gelişmeler oluyor.
Barış Harekatı’ndan sonra adeta ölü kente dönüşen Maraş’ın turizme açılacağı yönünde, ciddi söylemler var. Arkası gelirse, KKTC’yi uçurur.
Marış’ın turizme açılacağı söylemleri, Rumların Akdeniz’de petrol arama girişimlerine karşı bir misilleme mi yoksa gerçekten kararlı bir hamle mi, çok yakında belli olur.
Dünya güzeli bu kenti, turizme kazandıracak olanları, şimdiden canı gönülden kutluyoruz...
En iyi lokanta bizim mutfak mı?
Gittiği bir restorandan memnun çıkan kaç kişi vardır?
Lezzet, hesap, hizmet, çeşit, ambiyans açısından aradığını bulan, en önemlisi de gittiğimize değdi diyen kaç kişi çıkar?
Hizmet sektörü, ülkemizde çok gelişti gibi görünse de, hâlâ çok gerideyiz.Çok şık mekânlar yapıyoruz, çok farklı tatlar yakalıyoruz ama sürdürülebilirlik konusunda aynı iyimserliği göstermek mümkün değil.
Özellikle popüler mekânlarda, fiyatlar, dünya standartlarının çok üzerinde. Hele bir de kolay şöhret olanlar var ki, tek dertleri müşteri memnuniyeti değil, bir an önce çok şube açıp, çok para kazanmak.
Marka olmak zor ama bunu koruyabilmek çok daha zor; bunu bir türlü anlayamadık!..
Eğer yeme içmeye meraklıysanız, kendi mutfağınıza sahip çıkın.
Ulaşım sorunu!
Tatile gitmenin birinci şartı, ulaşım sorununu çözmek. Ama bir yerden bir yere gitmek, giderek daha sorunlu hale geliyor.
Özel araçlarla ulaşım hem çok pahalıya geliyor hem de çok zahmetli. Uçak fiyatlarının yanına yaklaşılmıyor.
Otobüs seferlerinde ise konfor dibe vurmuş durumda.
Deniz ve demiryoluyla da her yere ulaşmak mümkün değil.
Tatil ve turizm için kafa yoranlar, umarız, bu konuya da kafa yoruyorlardır!..