AK Parti iktidarı döneminde eğitim adına yapılan en büyük reform, tüm okullarda bilişim sınıflarının açılması, bilişim öğretmenlerinin yetiştirilmesi, bilişim derslerinin konulması, okullara internet altyapısı sağlanmasıydı...
En büyük hataları ise yaptıkları bu en güzel projeyi çöpe atmaları oldu.
Çocuklarımızı bilişimle yoğurmadan Dijital Çağı yakalamamız mümkün değil.
Başkalarının yazdığı programları indiren, başkalarının ürettiği yazılımların esiri olan, başkalarının ürettiği oyunları oynayan nesiller değil, kendi algoritmalarını üreten nesiller yetiştirmeliyiz.
Bu o kadar zor olmamalı ama gelinen nokta maalesef aşağıdaki gibi!
Bu işe gönül verenler sadece mağdur edilmekle kalınmadı, hayata da küstürüldü:
‘MEB’in üvey evladıyız’
“Bilişim teknolojileri öğretmenleri olarak çok sıkıntılı zamanlar geçirmekteyiz. Doğrusu, biz hep sıkıntılı bir branş olduk. Bakanlığımızın üvey evlatlarıyız.
Öyle ki robotik kodlama eğitiminin çok popüler olduğu bu dönemde, bu haberleri okumak bile bizi üzüyor.
Yabancı dil ağırlıklı sınıf uygulamasıyla birlikte sadece 6. sınıflarda dersimiz kaldı. BT Rehberlik uygulaması halen görevlendirme usulüyle yapılıyor. Çoğumuz okullarda 15 sat dersi dolduramıyoruz. Norm fazlası olsak bile gidecek bir okul yok.
Özellikle Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi (BÖTE) mezunu öğretmenler, teknik eğitim kurumlarına da atanamıyor ama teknik öğretmenler istediği kuruma atanabiliyor. Bizim dışımızda tüm lise ve ortaokul branşları tamamen ayrıldı. Bizim branşta ise bu ayrım, sadece biz BÖTE mezunlarına var. Ya tamamen ayrılalım ya da tamamen birleşelim.
Yok, eğer BÖTE’nin eğitimi, teknik için yetersiz deniliyorsa, eksik olan dersleri almaya hazırız.
Ben BÖTE bölümünün
3. mezunlarındanım. O zaman yüksek puanlarla bu bölüme girdik. Teknik lise çıkışlı değilim, Anadolu lisesinden mezun oldum.
O dönemki yanlış yönlendirmelerle bu bölümü yazdım.
Hatta bir alt tercihim matematik öğretmenliğiydi.
Tabii ki bunların artık çok da önemi yok. Önemli olan nokta, bilişim teknolojileri öğretmenlerinin içinde bulunduğu belirsizlik.
MEB bizi bu belirsizlikten kurtarmalıdır.
Bilişim Teknolojileri ve Yazılım, eğer bir dersse, en azından tüm sınıf seviyelerinde, 2 saat zorunlu olarak müfredatta yer almalıdır.
Yok, bir ders değilse,
BTR kadrolu olmalıdır.
Hatta okullarda STEM - robotik kodlama - 3 boyutlu tasarım eğitimleri veren diğer öğretmenlerin derslerinde teknolojiyi kullanmasında destek olan, yurt dışı okullarda bulunan ICT Manager görevini üstlenmelidir.
İki çocuk annesi olarak bu yaşımda tekrar üniversite okudum. Ve hiç ama hiç
kolay olmadı.
Bu alan değişikliği öyle üzdü ki anlatamam. Diplomaya dayalı alan değişikliği haktır. Emek vardır, 4 yıl çalışırken okumak inanın çok zordu. Ve ilginç bir şekilde, dersi olmayan bilişim teknolojileri alanı, üniversitelerde birçok branştan daha fazla açılmış!
Ben de Robotik Kodlama eğitimi veriyorum ve bu konuda çok hassasım. Öğrencilerime asla hazır
kod kullandırmıyorum.
Robotik Kodlama hazır setleri sağa sola hareket ettirmekten ibaret değil. Öğrencilerimin algoritmik düşünebilmeleri için çalışıyorum. Ve onlara başkalarının yazdıklarıyla değil, kendi ürettikleriyle başarıyı elde edilebilecekleri bilincini kazandırmaya çalışıyorum.
Ama ne yazık ki çevremde bu işi sadece para için yapan kurumlar görüyorum. Yetersiz eğitimlerle verilen sertifikalarla üreten bir nesil oluşturamayız...”
Özetin özeti: Kaçırdığımız çağlara bir yenisini daha eklemek istemiyorsak, çocuklarımızı, bilimle, bilişimle donatıp, yüksek katma değerli ürünler üretir hale getirmeliyiz...