Bilim ve teknoloji aldı başını gidiyor.
Yaşam koşulları eskiden her 100 yılda bir farklılık gösterirdi, şimdi neredeyse her 10 yılda A’dan Z’ye değişiyor.
Refah düzeyiyle birlikte sorunlar da arttı ama ömür uzuyor.
Birkaç yüzyıl öncesine göre ortalama ömür, neredeyse ikiye katlandı!
İşte böylesi bir ortamda, eğitim sistemimiz çağın gerisinde hem de çok gerisinde kaldı.
Bizim gibi ülkelerde, sınav yarışıyla, kitlelerin dikkatini bir şekilde başka yerlere yönlendirebiliyorsunuz ama nafile.
Şapka düşüp, kel göründüğünde, veli ve öğrenciler, şu iki konuda asla tatmin olmuyor:
1. Verdiğimiz emeğin ve paranın karşılığını alabiliyor muyuz?
2. Bu eğitim sistemi bizi bugüne ve geleceğe hazırlıyor mu?
Her iki konuda da evet demek imkânsız!
Üstelik, bu sadece bizim ülkemizde tartışılan bir konu değil.
Neredeyse tüm ülkelerin sorunu ama bizim patinaj süremiz biraz uzadı, hepsi o kadar!..
Kayıt curcunası
Lise ve üniversitelerde sınav yarışı bitti, sıra tercih ve kayıtlarda. Üniversitelerde sonuçlar henüz açıklanmadı ama aday sayısı 2 milyon 300 bin başvuruyla tüm zamanların rekorunu kırarken, kontenjanların geçen yıla göre 100 bin azalması manidar!..
Belli ki geçen yıl çok şişirmişlerdi, şimdi aşağıya çektiler!
Tercih zamanı geldiğinde, üniversite adayları bakalım nasıl bir tabloyla karşı karşıya kalacaklar?..
Liselere girişteyse veli, öğretmen ve öğrencilerin sistemi tam olarak anladıklarını ve mutlu olduklarını söylemek mümkün değil!
Her şey el yordamıyla gidiyor ve okullar açıldığında, hâlâ gidecek okul bulamayan öğrenci sayısı, yüz binleri bulursa, hiç şaşırtıcı olmaz!
MEB, doğru teşhis koyamadığı için doğru tedavi yöntemleri uygulayamıyor.
Olaylara pedagojik değil, ideolojik baktığı için de çözüm üretemiyor.
Veliler de ne özel okullarda ne de devlet okullarında aradıklarını bulabilmiş değiller.
Herkes, eve en yakın, en çok istediği okula gidecek vaatleri de havada kaldı.
Tercih sistemini, doğru anlayıp, doğru okulu bulmak ise samanlıkta iğne aramak gibi bir şey.
Ortada ne puan var ne de yüzdelik dilim.
Herkes el yordamıyla, önünü görmeye çalışıyor ama bu da mümkün değil.
MEB, daha henüz vakit varken, tüm okulların geçen yıl, en son aldığı öğrencinin ve bu yıl sınava girenlerin Türkiye sıralarını neden açıklamaz, anlamak mümkün değil.
Zoru başarabiliriz!
Eğer bu inatlaşma devam ederse, kayıt maratonunun sorunsuz tamamlanması ve öğrencilerin mutlu olması mümkün değil.
Peki, çağın gereksinimleri doğrultusunda yeni okullar, yeni eğitim sistemleri hayata geçirilemez mi?
Elbette geçirilir.
Türkiye güçlü bir ülke, en büyük ve en zor reformları bile hayata geçirebilecek birikime ve donanıma sahip.
Bizim sorunumuz, helva yapmakta!
Malzemenin en iyisi var ama arkası gelmiyor!..
Çünkü ne öğrenci, öğretmen ve veliler istediklerini tam olarak anlatabiliyorlar ne de siyaset bu konuda uzun vadeli çözümler üretebiliyor.
Günü kurtarmaya yönelik politikalar ise kalıcı olmuyor.
Üzülen ise herkes oluyor. Oysa istedikleri şey aynı:
Daha iyi bir eğitim ve daha iyi bir gelecek!..
Özetin özeti: Fen ve Anadolu liseleri eskidi, imam hatip ve meslek liseleri yeterince ilgi görmüyor, peki yeni model ne olabilir? O da yarına!