Dünyanın neresinde yaşıyor olursak olalım, dinimiz, dilimiz, rengimiz, yönetim biçimimiz ne olursa olsun, çocuklarımıza her şeyden önce sevgiyi, dostluğu, barışı öğretelim!
İsrail’deki katliamı şiddetle kınıyoruz.
Ne söylense yetersiz kalır.
Yaşananlar kadar, nasıl bu noktaya gelindiği de çok önemli.
Neredeyse her türlü yaptırım gücünü kaybeden BM, yerlerde sürünen prestijini yeniden kazanmak istiyorsa, sevgiyi, barışı, dostluğu esas alan bir eğitim sistemini tüm ülkelerde zorunlu hale getirmeli ve bu konunun çok sıkı takipçisi olmalıdır!..
Dünyanın neresinde olursa olsun, doğan her çocuk, masumdur.
Onları nasıl yetiştirirseniz, o kimliğe bürünürler.
Onları melek yapan da canavara dönüştüren de biz yetişkinleriz.
Ülkelerin rejimi ve yönetim şekli ne olursa olsun, zorunlu temel eğitimin görevi, sadece kendi ülkesinde değil, dünya genelinde, sevgiyi, barışı, dostluğu esas almalıdır.
Yoksa son yıllarda, giderek artan bir şekilde Hollywood filmlerine konu olan insan neslinin sonunun gelmesi işten bile değil!..
Eğitimin öncelikleri
Dünya genelinde olduğu gibi, ülkemizde de eğitimin temel hedefleri yeniden gözden geçirilmelidir.
Teste, ezbere, sınava dayalı bir sistem, sadece eğitime değil, çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğine de ihanettir.
İşte bu yüzden, eğitimden beklentilerimizi, geleceğin dünya koşulları çerçevesinde, sil baştan yeniden gözden geçirmeliyiz.
Güney Kore, eğitimle dünyanın en zenginleri arasına girdi ama bunun bedeli öylesine ağır oldu ki sonunda “Mutlu Eğitim” projesini hayata geçirmek zorunda kaldılar...
Bize gelince, devletiyle, milletiyle, öğrencisi ve öğretmeniyle, çok büyük fedakârlıklar yaptık.
Yemedik, giymedik çocuklarımız en iyi okullara girsin diye kurslara gönderdik, çocuklar çocukluğunu, gençler gençliğini yaşayamadı, öğretmenler atanmadan önce de atandıktan sonra da eziyetin bin türlüsünü yaşadı.
Devlete gelince, hangi iktidar döneminde olursa olsun, Cumhuriyet kurulduğundan bu yana en büyük ya da ikinci büyük bütçeyi hep eğitime ayırdı.
Peki, bu yetti mi? Hayır, hayır, hayır...
Şimdi, yapacağımız ilk iş, önce insan yetiştirmek olmalıdır.
Ülkesiyle, milletiyle, bayrağıyla, kültürel mozaiğiyle gurur duyan, sevgi, barış, dostluk için mücadele veren, değerlerini, doğayı, üretimi esas alan ve koruyan, hakka, hukuka, adalete, demokrasiye, insan haklarına inanan, kendi çıkarları kadar, başkalarının çıkarlarını da koruyan, her ne iş yaparsa yapsın onu en iyi yapmaya çalışan, sorgulayan, hesap soran nesiller yetiştirmeliyiz.
Ülke seçime giderken, ne olur, didişmeyi bırakıp, biraz da bu konulara kafa yoralım, bu konuları konuşalım...
Yeni hedefler
Eğitimde yeni hedefler kadar, bu hedefleri hayata geçirecek olan kadrolar da çok önemli.
Hangi parti iktidara gelirse, Milli Eğitim Bakanı kim olacak çok merak ediyorum.
Milletvekili listeleri açıklandığında ya da Cumhurbaşkanı yardımcıları belli olduğunda ilk ona dikkat edeceğim.
Yine aynı şekilde Cumhurbaşkanı adaylarının eğitime, bilime ve çocuklarımıza yönelik her açıklamasını bir yere not edeceğim...
Özetin özeti: Gelecek, bugünkünden farklı olmalı!..