Eğitimde 2023 Vizyonu ile çok önemli bir adım atıldı.
Daha önceleri önce icraat gerçekleşiyor, sonra altı dolduruluyordu.
Şimdi, olması gereken bir şekilde, önce altyapı hazırlanıyor, belli ki icraat sonra gelecek...
Durum böyle olunca da MEB’in adı “Cek, Cak Bakanlığı”na çıktı!.
Neden mi?
Eğitim 2023 Vizyonu’ndaki şu açıklamaları nedeniyle:
- Okullar arasındaki fark kapanmaya çalışılacak
- Okullar, çocuklar için hayat alanına dönüşecek
- Meslek liseleri tercih edilir hale gelecek
- Sınava baskısı azalacak
- Çocuklar, yeni çağ becerilerini sergileyecek
- Öğretmen ve okul yöneticilerinin, mesleki tatmin duygusu yükseltilecek
- Erken çocukluk eğitimi yaygınlaşacak
- Özel ihtiyaçları olan çocuklara, hak ettikleri eğitim olanakları sunulacak
- Ders sayısı azaltılacak
- Teneffüs süresi uzatılacak
- Ücretli öğretmen maaşları artırılacak
- Sözleşmeli öğretmenlik süresi kısaltılacak...
Cek, cak’la biten daha onlarca söylem var.
Bir de takvim çıkartılmış!
Görünen o ki 2018-2019 yılı hazırlık, tasarım ve proje geliştirmeyle geçecek. Yani bu yıl köklü bir revizyon yok gibi.
Daha sonraki yıllarda ise pilot uygulamalar ve ondan sonra da ülke genelinde uygulamaya geçilecekmiş.
Anlayacağınız, sabırlı hem de çok sabırlı olmak gerekiyor...
Ücretli öğretmenlik
Eğitimin en önemli sorununun, öğretmen yetiştirme ve atama sistemi olduğunu dillendirmeyen yok.
Vizyon kitapçığında, mülakatlara ve parçalanmış ailelere yönelik tek satır bulunmuyor. Ama öğretmenlik mesleği için tam bir “skandal” olan ücretli öğretmenlik aynen devam ediyor.
Yarım milyondan fazla öğretmen atama beklerken, taşeron işçiler gibi, üç kuruş maaşa çalıştırılan ve “kölelik sistemi” olarak nitelendirilen “ücretli öğretmenlerin, ücretlerinin iyileştirilmesi” süreci, MEB’in vizyon belgesine göre 2018-2019’da “hazırlık ve tasarım”la geçecek, 2019’un ikinci yarısında “ülke uygula-masına” geçilecek, 2022’ye kadar da “uygula-maları izleme, değer-lendirme ve iyileştirme” gerçek-leştirilecek.
Öğretmen-lik mesleğinin itibarı için keşke ilk önce, tüm öğretmenler, kadrolu hale getirilip, aynı özlük haklarına sahip kılınsalardı.
İşte o zaman, bu kutsal mesleğin ve eğitimin geleceğine çok daha emin adımlarla bakabilirdik.
Nasıl ki yargıyı farklı mesleklerden gelen ücretli yargıçlarla düzeltemezseniz, eğitim sistemini de eğitim ve öğretimle hiç alakası olmayan fakültelerden mezun ücretli öğretmenlerle çözemezsiniz!..
Pedagojik formasyon
Bu konuda da bir kafa karışıklığı var.
MEB, formasyon konusuna bir açıklık getirirse çok iyi olur.
Kaldırılacağı söylenen formasyon kursları, muhtemelen, üniversitelerde adeta bir ticarethaneye dönüşen formasyon kursları olsa gerek.
Yoksa eğitim fakültelerinde verilen formasyon eğitiminin kaldırılması mümkün değil.
Pedagoji olmadan, öğretmenlik olmaz!
Kimileri bu durumu, öğretmenlik mesleğinin herkese açıldığı şeklinde yorumladı. Ama vizyon kitapçığında, MEB’in öğretmen olarak kabul ettiği kişilere, tezsiz yüksek lisans eğitimi verileceğinden söz ediliyor.
Talim ve Terbiye Kurulu’nun öğretmen atanacaklar listesi değişmediği sürece, bu yönde atılacak her adımı alkışlamak gerek.
MEB bir de uygulamanın nasıl olacağına ilişkin ayrıntıları ortaya koyarsa, eminiz ki pek çok şehir efsanesinin önünü kesmiş olur!
Bakan Selçuk dün de uzun uzadıya AA’ya konuştu. Somut bir şey var mıydı? 24 Kasım için yarattığı beklenti dışında, evet demek zor.
Beklentinin yüksek olmasından o da rahatsız ama siyaset böyle bir şey!
Özetin özeti: Ziya Hoca’ya herkes destek olmalı ama o da artık topu taca atma yerine oyunda tutmalı, yapıcı eleştirilere kulak vermeli, minik de olsa icraat sergilemeli!..