Bir de eğitimi ciddiye almadığımız söylenir. Ama duyarlıyız. Hem de çok duyarlı.
Yoksa, popüler olmayan bir konuda, hem de eğitimle ilgili bir konuda, bir tweet, 1.5 günde, 1.5 milyon kez görüntülenir miydi?
İşte o tweet:
“YÖK, doktoralı hocalara yurtdışına gidip dillerini geliştirsinler diye burs verecekmiş!
Bunu da müjde diye duyurdu!
Medya da aynen kullandı!
Peki, bu hocalar, dil öğrenmeden, nasıl mastır, doktora yaptı, nasıl hoca oldu diye, neden hiç sorgulayan yok?
Hocalar, ya oraya da gidip dil öğrenemezseler ne olacak?..”
Hayret ki hayret!
Çocuklara çocukluğunu, gençlere gençliğini yaşatmayan, velilere de hayatı zindan eden zorlu sınav yarışının en önemli gerekçelerinden biri de yabancı dil!
Bu konuda veli ve öğrenciler çok, hem de çok istekliler.
Bu yüzden de yabancı dile önem veren ya da yabancı dille eğitim yaptığını iddia eden okullara yoğun ilgi var.
Peki, yabancı dil konusunda yeterince başarılı mıyız?
Evet, demek çok zor.
İşte bu konuda attığım 2. tweet:
“Ülke olarak, yabancı dil konusunu masaya yatırmak zorundayız!
Yabancı dille eğitim yapıyor ve öğretiyormuş gibi kendimizi kandırmaktan artık vazgeçelim.
Anadolu liseleri iyi bir örnekti, öldürdük!
Kolej ve üniversitelerden, yabancı dil öğreteni çok az!
Sistem, öğrenmek için değil sınav kazanmak için, önce bunun sorgulanması gerekmez mi?”
Bu konuda, ortaya yüzlerce somut örnek koyabiliriz.
Ama YÖK’ün geldiği son nokta çok enteresan!
Görünen o ki yabancı dille eğitim ya da yabancı dil öğrenimi daha çok uzun süre tartışılmaya devam edecek.
Çünkü kendimizi ve birbirimizi kandırmanın ötesine geçemiyoruz...
Hadi sokaktaki herhangi bir öğrenci ya da herhangi bir üniversite mezunu yabancı dil öğrenmemiş olabilir. Ama üniversite hocalarının böyle bir lüksü olamaz! Çünkü yabancı dil yeterlilik sınavına girmeden, o sınavı kazanmadan, mastır, doktora yapamaz, doçent, profesör olamazlar.
Peki, o zaman nasıl oldular?
Yok eğer, her biri en az birkaç yabancı dil biliyorsa, YÖK’ün bu bursu neyin nesi?
Gelin isterseniz, önce, YÖK’ün bu konudaki duyurusuna bir göz atalım:
“Yeni YÖK, doktora derecesine sahip araştırma görevlisi, öğretim görevlisi ve Dr. öğretim üyelerinin yabancı dil eğitimini desteklemek amacıyla bir yeniliğe daha imza atıyor.
Başkan Saraç, ‘YÖK DİL EĞİTİMİ BURSU’ projesi kapsamında, devlet üniversitelerindeki doktora derecesine sahip araştırma görevlisi, öğretim görevlisi ve Dr. öğretim üyelerinin, yabancı dil seviyelerini yükseltmeleri için yurt dışında katıldıkları yabancı dil kursu giderlerini desteklemek amacıyla YÖK tarafından burs verileceğini belirtti.
Her yıl 400 akademisyen 2 ile 6 ay arasında yurt dışına dil kursuna yollanacak.
Başkan Saraç, ‘Adayların yabancı dil kurs ücretinin aylık 2.500 TL’yi geçmeyecek kısmı YÖK tarafından ödenecek. 6 ay süreyle kurs görecek olan akademisyenlerimize toplamda 15.000 TL’ye varan burs desteği vereceğiz’ dedi.
Üniversite yönetimleri yabancı dil eğitimi için yurt dışına gönderilmesini uygun buldukları adayları YÖK’e bildirecek. Rektörlüklerce bildirilen adaylar, YÖK Yürütme Kurulu’nda görüşülerek karara bağlanacak...”
Bu konuda sorulacak o kadar çok soru var ki hepsini yazsak, buradan Çin’e yol olur.
İşte birkaçı:
- Bu akademisyenler dil sınavını nasıl aştı?
- YÖK’ün yaptığı yabancı dil sınavının çok yetersiz olduğunu YÖK’ün kendisi de kabul etmiş olmadı mı?
- Sınav odaklı bir yabancı dil eğitimi yerine, öğrenme odaklı bir eğitim modeli daha etkili olmaz mı?
- Uluslararası geçerliliği olan dil sınavları daha objektif olmaz mı ya da YÖK dil sınavının barajı indirileceğine yükseltilemez mi?
- Yurt dışına gidecek hocalar, bu 6 aylık sürede maaşlarını almaya devam edecek mi? Döndüklerinde yeterlilik sınavı yapılacak mı?
- Profesörler de dahil akademik kadroların ne kadarı uluslararası geçerliliği olan yabancı dil yetkinliğine sahip?
Özetin özeti: Sorun, hocalarımızın yabancı dil seviyeleri ya da onlara sağlanan burs değil, bu konudaki hatalarımız! Peki, bu konuda bir araştırma söz konusu mu yoksa üç maymunu oynamaya devam mı?..