Evin reisi kim?
Biz erkeklerin olmadığı kesin.
Bir ara anneler olur gibiydi, şimdi hiç tartışmasız çocuklar!
Ama sanki onlar da artık bu işten sıkılmışa benziyorlar.
Bu yüzden, evlerde, ciddi anlamda, otorite boşluğu var ve aile içi dengeler altüst olmak üzere...
Peki, yeni süreçte reis kim olur?
Ataerkil bir toplumdan geldiğimiz için erkeklerin bir şansı olabilir mi?
Ülkeden ülkeye, yöreden yöreye değişebilir ama binlerce yıllık tecrübenin getirdiği deneyim, erkekleri, bu konuda, nötr kalmaya zorlayacaktır. Çok iyi bilirler ki evde reislik demek, her türlü sorumluluğu da beraberinde getirir.
Yani bir anlamda davul onların boynunda olur ama tokmak herkesin elindedir!
Annelere gelince, onların da bu konuda ağzı çok yandı.
Reislik biraz hoşlarına gider gibi oldu ama sırtlarına öylesine bir yük bindi ki mahallenin enayisi biz miyiz durumuna düştüler.
Çocuklar, her dönemde, hiç tartışmasız, bırakın reisliği, evin kralılar.
Yemek onlara göre pişer, tatile onlara göre gidilir, televizyon kumandası onların elindedir, her şeyin en iyisi, en güzeli, en pahalısı hep onlara alınır. Çünkü onlar her şeyimizdir!
Öylesine pohpohlandılar ki onlar da artık bu işten sıkıldı. Ama reislikten vazgeçmelerinin asıl nedeni, senin için yemedik, içmedik, gezmedik, söylemleri ve nankörlük suçlamaları.
Geldikleri son nokta: Ne ekstradan bir şey yapın, ne kolejlere gönderin, ne de hesap sorun, bırakın rahatlığın keyfini yaşayalım...
Görünen o ki aile içi reislik konusu, yönetici bulamayan apartman toplantılarına benzedi. Hiç kimse üzerine bu yükü devralmak istemiyor!..
Bu da yeni sorunlar, yeni gerginlikler ve yeni kırgınlıklar demek!..
TEVİTOL’e ne oldu?
TEV İnanç Türkeş Lisesi, namıdiğer üstün zekâlılar okulu, ülkemizin en seçkin öğretim kurumlarından biri.
Çok özel amaçlar için kuruldu, çok uzun yol aldı ama sanki biraz yorulmuş gibi.
Dönemin en güçlü müteahhit- lerinden Sezai Türkeş tarafından Gebze’de kuruldu ve eşinin adı verildi.
Üstün zekâlı öğrencilere eğitim verecek ama sadece temel bilimlere yönelik olmayacaktı. Sosyal bilimler de, spor da, sanat da olacaktı. Yani öğrenciler, her yönüyle geliştirilecek ve fark yaratacaklardı...
Sezai Bey’in işleri bozulup, sonrasında da vefat edince, okul zor durumda kaldı ve Türk Eğitim Vakfı (TEV), okulu devraldı.
Amerikalı ilk müdür gidip, okulun orta kısmı da kapanınca, ciddi ikilemler yaşandı. Uzunca süren tartışmalı bir dönemden sonra, taşlar yerli yerine oturdu derken, tüm mezunları ve TEV bursiyerlerini ayağa kaldıran yeni adımlar atıldı.
Daha önce, çok aşamalı ve çok özel kendi sınavlarıyla öğrenci alan TEVİTOL artık, liselere giriş sınavıyla öğrenci alacakmış. Uluslararası Bakalorya Sistemi IB’den de vazgeçecekmiş!
Veli ve mezunlar, yapılanları, okullarını “sıradanlaştırma” operasyonu olarak görüyor. TEV, ise okulun adeta sırtlarında kambur haline geldiğini ima edercesine, teslim bayrağını çekmiş durumda!
Vah TEV vah! Bu hallere de mi düşecektin demekten kendimi alamadım.
Bugüne kadar 300 binden fazla öğrenciye burs verdin, hayırseverler bağış yapmak istediğinde akla gelen ilk kurum oldun, değil Türkiye’nin, dünyanın en saygın sivil toplum kuruluşlarından biri olarak gösterildin ve şimdi birkaç yüz üstün yetenekli öğrenciyi okutamayıp, dünyaya sırtını dönüyorsun!
İşte bu yüzden, asıl sorgulanması ya da değiştirilmesi gereken kafa, TEVİTOL’den önce TEV’inki olmalıdır...
Özetin özeti: TEVİTOL, TEV’in parlayan yüzüydü. Onu karartmaya çalışanlar, bugüne kadar ne yaptılar ki onu yok etmeye çalışıyorlar!..