Bugün için sadece ülkemizin değil, dünyanın en önemli sorunlarından biri de işsizlik.
İşsizliğin çaresi ise üretimden, üretimin yolu da üretken insan yetiştirmekten geçiyor!
Ne yapıp edip eğitim sistemimizi sınav odaklı olmaktan kurtarıp, üretim ve çözüm odaklı hale getirmemiz gerekiyor!
Peki, bu o kadar zor mu?..
Üretim ve çözüm odaklı bir eğitim sistemini daha önce Köy Enstitüleri ve meslek liseleriyle denedik ve çok başarılı olduk.
Anadolu liseleri ve fen liseleri de dejenere edilmeden önce, çok başarılı örneklerdi!.
Sonra ne olduysa oldu, çocuklarımızı eğitimden, üretimden kopartıp, sınavların ve dershanelerin kucağına attık.
Gelinen son nokta ise tam bir bataklık. Elini veren kolunu kurtaramıyor!
Çocukluğunu, gençliğini sınavlar için feda edenlerin ödülü işsizlik oluyor!
Herkesi sınavlara ve diplomaya yönelttik de ne oldu?
En başarılı olanların bile diplomaları artık bir işe yaramıyor. Çünkü yetkinlik kazandırmıyoruz!
Gelinen son nokta
Eğitim, kişiler ve ülkeler için vazgeçilmez bir donanım kaynağı. Ama öylesine bir eğitim sistemi ve istihdam planlaması oluşturduk ki insanlar okuduklarına bin pişman oldular.
İşte, eğitim sistemimizin geldiği son noktayı özetleyen bir Babanın feryadı:
“İşsizliğe yönelik yazınız güzeldi, teşekkür ederim. 3 kızım var, bir tanesi Gıda Mühendisi ve iyi derecede İngilizce biliyor. Yüksek lisans yaptı, iyi yetişmiş bir evlat.
3 yıldır işsiz. Tekirdağ’da yaşıyor.
Bu bölgede bile bir yere başvurduğunda asgari ücretle işe razı ama iş yok.
Bir kişinin alınacağı bir işe 500 gıda mühendisi başvuruyor.
Özel sektörde de torpil var, bir baba olarak buna defalarca şahit oldum.
Diğer kızım Kamu Yönetimi mezunu. O da yüksek lisans yaptı, o da iyi derecede İngilizce biliyor ve o da işsiz. Asgari ücretle çalışmaya razı ama o da iş bulamıyor.
Karın tokluğuna köle olarak çalışmaya razı ama ona da kapı aralayan yok.
Diğer kızım lise 1’e gidiyor (Fen Lisesi) ve ne acı ki onu da aynı son bekliyor.
Pişman oldum okuttuğuma, bir sürü masraf yaptım, keşke onlara yaptığım masrafla bir dükkân alıp kiraya verseydim, hiç olmazsa çocuklarım bir gelir sahibi olurdu… İşsizlik üzerine yazılarınızın devamını bekliyoruz…”
En iyi miras!
Yıllardır, “Çocuklara bırakılacak en iyi miras eğitimdir” deyip duruyoruz. Hâlâ aynı düşüncedeyiz. Ama ömrünü eğitime adayanların hali de ortada!
Peki, ülke olarak, nerede yanlış yaptık, telafisi mümkün mü?
En büyük hatamız, umut tacirliği oldu. Tüm çocuklarımıza olmayacak hayaller kurdurduk, testlerin, dershanelerin ve diplomaların kölesi haline getirdik.
Meslekten, hayattan, mücadeleden, üretimden koparttık.
Ne istediysek yaptılar.
Sınavları kazanın dedik kazandılar, en iyi üniversitelere girin dedik girdiler, en iyi meslekleri seçin dedik seçtiler, diplomasız olmaz dedik, bir değil, birkaç diploma birden aldılar ve iş için hangi kapıyı çalsalar, hadi başka kapıya dedik...
KPSS dayatması
Çocuklarımızdan ne istediysek yaptılar ama yetmedi ki işe girmeleri için bir de Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS) diye deli saçması bir sınav icat edildi. Tek kazananı var, o da yine, dershaneler.
Derece yapsanız bile değişen hiçbir şey yok. Mülakata giriyorsunuz ve eleniyorsunuz! Sınavlar ne kadar adilse mülakat da o kadar adil! Yani hak edenin, hak ettiği bir düzenin olduğunu hiç kimse iddia edemez!..
İşte böylesi bir ortamda yüz binlerce genç, çektikleri onca çile, verdikleri onca emek, girdikleri onca sınav yetmemiş gibi, yarın yine KPSS’ye girecek. Peki, ne kadarı sevinecek? Ne siz sorun, ne biz anlatalım. Yine yüzde 90’ını hüsran bekliyor!..
Özetin özeti: Çocukları mutlu olmayan aileler de, ülkeler de mutlu olamaz!..