En büyük hayali, içinde yetiştiği Anadolu Üniversitesi’ne rektör olmaktı ama YÖK’ün gazabına uğradı.
Yıllar sonra, aynı YÖK’e, yürütme kurulu üyesi ve başkan vekili oldu.
Bir ay öncesine kadar bu görevdeydi.
12 Ocak’ta Sabancı Üniversitesi Rektörlüğü’ne atandı.
Dün de TÜBİTAK Başkanlığı koltuğuna oturdu.
O çok iyi bir bilim adamı ve tam bir görev insanı.
Uzun süredir üniversitelerin Ar-Ge çalışmalarına, bilim ve teknik açılımlarına o yön veriyordu.
Sabancı Üniversitesi de kendisini o amaçla göreve getirmişti, bir anlamda elinden kaçırdı.
Kaybeden onlar olsa da ülke kazanacaktır ve bu konuda en büyük desteği eminim ki onlardan görecektir!
Bu arada, Sabancı, eminim ki, bir yandan, ne kadar doğru bir seçim yaptık demenin gururunu yaşarken, öte yandan Hoca’yı bugüne kadar neden rektör yapmadık, önce YÖK’e, sonra da TÜBİTAK’a kaptırdık diye pişmanlık duyacaktır...
Hangi ekolden?
Hasan Hoca hangi ekolden diye merak edenler varsa hemen söyleyelim. O karma bir ekol!
ODTÜ Metalürji’den mezun, doktorası İngiltere’den, doktora sonrası çalışmaları da Almanya’dan. Kalfalık ve ustalık dönemi ise Anadolu Üniversitesi’nden.
10 yıl önce kendisini tanıdığımda Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Dekanı’ydı.
Kendisini ilk keşfeden ve benimle tanıştıran dönemin rektörü Engin Ataç’tı.
Kabına sığmıyor, daha fazlasını yapmak istiyordu, rektörlüğe aday oldu. Ama dönemin YÖK’ü, ona değil, daha az oy alan adaya şans tanıdı. Şansını bir kez daha denedi ve Eskişehir’de önünün kapalı olduğunu anlayınca İstanbul’a göz kırptı.
Sabancı Üniversitesi, kendisiyle ilgileniyordu ama rektörlük için biraz daha pişmesi gerekiyordu! Bu yüzden kendisini Araştırma ve Lisansüstü Politikalar Direktörü ve Rektör Yardımcısı olarak görevlendirdiler. Ama sürecin sonu bir türlü gelmiyordu.
İşte bu noktada, Yeni YÖK’ün yeni Başkanı Yekta Saraç, kendisini Ankara’ya davet etti ve olağanüstü yetkiler verdi.
Bir zamanlar kendisine, dudak büken YÖK’te artık ikinci adamdı ama o uygulamacıydı ve daha fazlasını yapmak istiyordu, Sabancı, kendisini kaçırmak istemedi ve rektörlüğe getirdi.
Güler Sabancı, rektörlük devir teslim töreninde, “Yeni bir dönem başlıyor. Yeni etabı hep beraber, değerli bilim insanı Hasan Mandal’ın liderliğinde koşacağız” dedi ama Ankara baskın çıktı!
Parlak kariyer!
1965’te Eskişehir’de doğan Mandal, ilk ve ortaöğrenimini bu kentte tamamladı. 1987’de ODTÜ Metalürji Mühendisliği Bölümü’nden mezun oldu. 1992’de İngiltere’nin Newcastle Üniversitesi’nden doktora unvanını aldı. 1992-1994 yıllarında Newcastle Üniversitesi’nde, 1997-1998 yıllarında da Almanya’nın Karlsruhe Üniversitesi’nde doktora sonrası araştırmalarda bulundu.
Prof. Dr. Mandal, 1994’te Anadolu Üniversitesi Seramik Mühendisliği Bölümü’nde yardımcı doçent olarak göreve başladı. 1996’da doçent, 2001’de profesör oldu.
Mandal’ın, 70’i SCI kapsamındaki dergilerde yayımlanmış, 140’ın üzerinde eseri ve ayrıca uluslararası kapsamda 6 patenti var. TÜBİTAK Bilim Ödülü de olmak üzere ulusal ve uluslararası düzeyde farklı ödüllere layık görülen Mandal, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), Dünya Seramik Akademisi (WAC) ve Avrupa Akademisi (Academia Europaea) üyesi.
Özetin özeti: TÜBİTAK’ta sadece başkanın değişmesi yetmez. Kafaların ve kadroların da geleceğe odaklanması gerekir!.