23 Nisan tatilini, pek çoğumuzu çoktan dört güne çıkarttı. Hafta sonu ile birleştirip, pazartesi günü de izin alındığında, yakın ülkelere ve özellikle de yurt içinde istediğiniz her yer için keyifli bir tatil rotası oluşturabilirsiniz...
Bahara merhaba demek için daha güzel bir fırsat olamaz. Havalar çoktan ısınmış olacak ama çok daha önemlisi yaz sıcağında gezilemeyecek antik kentler için en güzel dönem.
Arada bir yağmura yakalansanız onun keyfi de bir başka. Ve bu yıl, o kadar çok yağmur yağdı ki, ülkemizin hemen her yeri yemyeşil.
Şurası mı, burası mı demeden her yer diyorum, çünkü bu mevsim, hele ki bu yıl, her yer bir başka güzel!..
Kır kahvaltısı
Çeşit çeşit kahvaltı var. Son yıllarda en öne çıkanı, kırk çeşit tadın sunulduğu serpme kahvaltı. Çeşit çok ama tat yok. Yeşil ise hiç yok. Oysa, her mevsim, meyvenin, sebzenin, otun yüzlerce çeşidi olan bir ülkeyiz...
Bu arada, tatlara daha bir lezzet katan hikâyeleridir. Pek çok ülkede, yemek öncesinde ciddi sunumlar yapılır. Biz bunu bir türlü başaramadık. Yapanlarımız ise sıradanlığın ötesine bir türlü geçemedi.
Neden? Çünkü ne şeflerimiz sunum tekniği konusunda yeterince donanımlı ne de servis elemanlarımız, yaptıkları işi severek yapıyor. Bu yüzden her biri şölen keyfinde geçecek yemekler ömür törpüsüne dönüşüyor...
Peki, buna turizm sektöründe kafa yoran var mı? Ara ki bulasınız!..
Termal turizmi
Son birkaç gündür Bursa’daydım. Termal turizmin başkenti olacak kadar sıcak su kaynaklarına sahipler ama nedense bu işe bir türlü sıcak bakmadılar...
Yine aynı şekilde, tarihin ve lezzetin başkenti olacak kadar çok özel bir geçmişi var. Dahası, yeşilin, alışverişin, mimarinin her çeşidini, her tonunu, görmek mümkün ama gelen turist sayısı, benzer kentlerle kıyaslanmayacak kadar az. Muhacir kültürü, Balkanları ayağımıza getirebilir ama olanı bile gösteremiyorlar.
Beton kent olma yolunda hızlı adımlarla ilerleyen Bursa’ya birileri artık sahip çıkmalı. Yoksa, çocuk ve torunları, kendilerini hiç hayırla yadetmeyebilirler!..
Damak tadı
Son haftalarda epeyce yer gezme fırsatımız oldu! Hepsi de iş seyahatiydi ama yine de çevreyi gezmeyi, damak tatlarını test etmeyi ihmal etmedik.
Ziyaret ettiğim hemen her yerde, yerel değerlerin öne çıkması konusunda olabildiğince mücadele veriyorum. Mutfak konusunda çok hassasım. Masadakilerden hiçbiri o kentin ürünü değilse, orada bir sorun var demektir!..
‘Urla’da Van kahvaltısı yapmanın mantığını daha anlayamamışken Bursa’daki soframızda Hatay ve Gaziantep mutfağından ne ararsanız vardı. Doğu’ya gidip balık, Batı’ya gidip deniz kenarında kebap yediğimiz çok oldu’ diye yazdım, ‘Ne var ki bunda’ diyen çok oldu. Ama şikâyetçi olan çok daha fazlaydı.
Köylünün ürettiğini, o kentin masalarına getirmezseniz, o köyler kalkınmaz. Köyler kalkınmazsa da ekonomik sıkıntı alır başını gider. Çok daha önemlisi ise tatillerde yeni yerler görmek ve dinlenmek kadar damak tadıdır ve bu asla ihmal edilmemelidir...