İpek Çalışlar’ın “Mustafa Kemal Atatürk Mücadelesi ve Özel Hayatı” kitabı fazlasıyla ilginç.
Tıpkı daha önceki Latife Hanım ve Halide Edip kitapları gibi.
Aslında, son kitabı bir derleme ve kurgulama!
Çok farklı ve çok sayıda anekdot var!
Neredeyse her satırını, olaya nereden baktığınıza göre, her yere çekebilirsiniz.
Meraklılarına ilginç gelebilir ama Atatürk sevdalılarını kızdıracak ve öküzün altında buzağı aratacak çok fazla satır arası var.
Çalışlar, eleştiri ya da yorum getirmek yerine, bu işi anekdotlara ve muhaliflere bırakmış!
Fazlasıyla emek var ve keçiboynuzu misali tat bırakacak ayrıntılar herkes için mümkün!
(YKY Yayınları, büyük boy, 560 sayfa)
Eğitim ne işe yarar?
Cevabı çok zor bir soruyla karşı karşıyasınız, haberiniz olsun!
Evet, okula başladığınız ilk günden bugüne, eğitim size neler kazandırdı?
Daha da önemlisi, aldığınız eğitimin ne kadarı işinize yaradı?..
Eğitim, bir kazanımlar bütünüdür.
Örneğin, size bilgi ve donanım kazandırır.
Yeni arkadaşlar edindirir.
İyiyi, kötüyü görmenizi sağlar.
Hakkı, hukuku, adaleti öğretir.
Hayata hazırlar.
Meslek öğretir.
Hayalleri gerçeğe dönüştürür...
Bu liste kişiden kişiye değiştiği gibi, eğitime bakış açısına göre farklılık da gösterebilir.
Örneğin, bir kişi hatta bir eğitimci çıkıp, eğitim insanların hayatını zindana çeviriyor diyebilir.
Kimileri daha da ötesine gidip, bazı eğitim modelleri, bırakın gelişmeyi, insanı köreltmenin ötesinde bir işe yaramıyor diye 4-5 seçenekli teste dayalı sınav odaklı eğitim modellerini gösterebilir.
Derin bir konu ve cevabı zor sorularla dolu!
İsterseniz, faza uzağa gitmeden bu soruyu direkt kendinize sorun.
Çoğumuz en az 16-17 yıl, hatta bazılarımız 20 yıllık bir eğitim-öğretim sürecinden geçtik.
Peki, elimizde diplomadan öte ne var ve o diploma ne kadar işe yarıyor?..
Diplomalı işsizlerin sayısına bakıldığında, diplomanın artık çok da fazla bir işe yaramadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Mesleki donanım konusunda da söylenecek çok fazla bir şey yok.
Peki, iyi bir yurttaş, kendisiyle, çevresiyle barışık bir insan yetiştirebiliyor muyuz?
Onun da ötesinde, mademki eğitim bizleri hayata hazırlayacak, karşılaştığımız zorlukları çözmemize yardımcı alacak bir süreç, peki o donanımı kazandırıyor mu?
Ya hayaller?
Onları geliştiriyor ve gerçeğe dönüştürüyor mu yoksa hepten köreltiyor mu?
Dost ve arkadaş mı kazandırıyor yoksa en yakın arkadaşlarımızı bile bize rakip yaparak, başarımızı, onun başarısızlığı üzerine inşa ederek aramıza kara kedi mi sokuyor?..
İyiyi, doğruyu, hakkı, hukuku, adaleti mi öğretiyor yoksa hasta olmadan rapor almayı, çalışmadan sınıf geçmeyi ve vasat olmayı mı?..
Başta da dedim ya, eğitimi bir konuşmaya, tartışmaya, sorgulamaya başlarsak, sanki canımızı daha da sıkmanın ötesine geçemeyeceğiz...
Bu yüzden bu konuda laf edeceklere önerimiz, eğer ille de bir tartışma başlatacaklarsa, enine boyuna iyi düşünsünler deriz.
Yoksa altında kalabilirler.
Çünkü bu tartışma yüzlerce yıldır sürüyor ve her ne kadar galibi açık ara eğitim, öğretim, bilim gibi gözükse de durum hiç göründüğü gibi değil!..
Özetin özeti: Sorgulamak şart ama nereye kadar?..