Silahlı Kuvvetleri-mize Afrin’de canı gönülden başarılar diliyoruz. Bir an önce görevlerini tamamlar, bölgeye huzur, ülkemize de gurur kazandırarak vatana dönerler. Yolları açık, gazaları mübarek olsun.
Tatil ve başarı belgeleri konusunda ise söylenecek çok söz var...
Tatil başladı ve hızla eriyor. Öğrencilere önerimiz, her ne yapacaklarsa, bir an önce yapmaları. Yoksa sayılı günler çabuk geçiyor.
Yapılacakları öteleyerek zaman kazandığınızı sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Son haftaya pek çok şey kalır, haberiniz olsun!
9 milyon öğrencinin takdir ve teşekkür aldığı söyleniyor. Hakkıyla alanları canı gönülden kutluyoruz ama eğer hormonlu notlar gibi hormonlu takdir ve teşekkür belgeleri varsa, bu hiç doğru değil. Çalışanların hakkı çalınmış demektir ki buna da hiç kimsenin hakkı olmamalı! MEB, bu konuyu hemen araştırmalı ve bir açıklama yapmalıdır. Yok, eğer 9 milyon öğrencimiz gerçekten de bir başarı destanı yazdıysa da el birliğiyle kutlamalıyız.
Kök değerler?
MEB’i hep eleştiriyoruz ama yaptığı her pozitif adımda da alkışlıyoruz.
Müfredatın yeniden güncellenmesi çerçevesinde, öğretim programlarının ana felsefesini içeren metinlere yaptığı eklemeler, takdire şayan. Hele bir de hayata geçirirlerse, alkışların en büyüğünü hak ederler...
Değerlerin, toplumun milli ve manevi kaynaklarından damıtılarak, dünden bugüne ulaşan ve yarınlara aktarılan “öz miras” olarak tanımlandığı metinde, yetkinliklerin ise bu mirasın hayata ve insanlık ailesine katılmasını ve katkı vermesini sağlayan eylemsel bütünlükler olduğu kaydedildi.
Eğitim sisteminin, sadece akademik açıdan başarılı, belirlenmiş bazı bilgi, beceri ve davranışları kazandıran bir yapı olmadığına vurgu yapılarak, “kök değerler”e müfredatta daha önem verileceği kaydedildi.
Peki, o kök değerler neler?
Adalet, dostluk, dürüstlük, öz denetim, sabır, saygı, sevgi, sorumluluk, vatanseverlik, yardımseverlik!
Bundan daha güzel ne olabilir ki!
Metinde, öğrencilerin hem ulusal hem de uluslararası düzeyde, kişisel, sosyal, akademik ve iş hayatlarında ihtiyaç duyacakları beceri yelpazeleri olan yetkinliklerin, “anadilde iletişim”, “yabancı dillerde iletişim”, “matematiksel yetkinlik ve bilim/teknolojide temel yetkinlikler”, “dijital yetkinlik”, “öğrenmeyi öğrenme”, “sosyal ve vatandaşlıkla ilgili yetkinlikler”, “inisiyatif alma ve girişimcilik”, “kültürel farkındalık ve ifade” olduğu kaydedildi.
Bu bölüme de itiraz eden çıkacağını sanmıyoruz ama sanki en önemlisi şu:
Her insanın birbirinden farklı olması sebebiyle, öğretim programlarının ve buna bağlı olarak ölçme ve değerlendirme sürecinin “herkese uygun”, “herkes için geçerli ve standart” olmasının, insanın doğasına ters olduğu belirtilen metinde, öğretmenlerden özgünlük ve yaratıcılık beklendiğine işaret edildi.
Yani bugünkü at yarışına son verilsin deniliyor!
Peki, ama nasıl? İşte asıl önemli olan o!
Özetin özeti: Haydi MEB, kendini aşma zamanın geldi de geçiyor! Metne koyan, hayata da geçirir!..