Karne için geri sayım başladı ama TEOG sonuçları hâlâ ortada yok!
Muhtemelen açılan davalarla ilgili mahkeme kararı bekleniyor. Çünkü çok sayıda açılmış dava var...
Yeni Bakanımız acaba TEOG saçmalığına son verecek mi?
Bu konuda ne düşünüyor?
Keşke bu yöndeki fikirlerini kamuoyuyla paylaşsa da öğrensek!..
Bu arada, yargı kararı bir an önce açıklanmalı ki gerektiğinde üst mahkemeye de gidilebilmeli! Ama bu kimin umurunda ki!..
Sınavın adil ve güvenilir olmadığı kesin!
Bu konuda yapılan tüm anketler bunu gösteriyor. Ayrıca somut göstergeler de var.
Örneğin TEOG’da derece alan okul ve illerin LYS başarılarına bakılabilir!
Yine aynı şekilde şişirilmiş notlar konusunda MEB’in hâlâ hassasiyet içinde olmaması da velileri derinden etkiliyor.
Bazı okullarda 100 üzerinden 100 puan ortalamasını tutturmak mümkün değilken, bazılarında 100’ün altında ortalamaya sahip öğrencilerin bulunmaması acaba bir tesadüf mü, yoksa kayırmaca mı?..
Yeni Bakanımız, elbette yakın çevresine ve bürokratlara güvenecek ama keşke bir de veli, öğretmen ve öğrencilere yönelik objektif anketler yaptırsa, işte o zaman olup bitenleri çok daha iyi anlayabilir...
Ak Parti kurmayları içerisinde hâlâ dershanelerin kapandığını, TEOG’un öğrencileri rahatlattığını, fen ve Anadolu liselerinin dünden daha iyi olduğunu sananlar var.
Onlar da keşke en yakınlarındaki öğrencilere, öğretmenlere ve bir de eski bakanlarına ne olup bittiğini bir sorsalar.
Eminim ki bir dokunup, bin ah işiteceklerdir...
Çelik’ten al haberi
Zaman her şeye kadirdir derler, çok doğru.
Daha bir yıl öncesine kadar eğitime yönelik en ufak bir eleştiri yaptığımızda en sert tepki eski bakanlardan Hüseyin Çelik’ten gelirdi.
Şimdi çok daha fazlasını kendisi yapıyor...
Vitrindeyken havasından geçilmezdi. Ayaklarının yerden kesildiği dönemler oldu. Sonra o da aramıza katıldı. Ama Allah var, Ak Partili Milli Eğitim bakanlarının en çalışkanı oydu!
Ak Parti’nin kurucuları arasında da yer alan Çelik’in önceki bakanlar döneminde alınan kararları bazen eleştirdiği oldu ama en sertleri Nabi Avcı dönemine yönelikti. Yine öyle oldu.
Çelik, “akıl tutulması, talihsizlik, tutarsızlık, acil müdahale edilmeli ve akılcılıkla izah edilemez” ifadelerinin de içinde yer aldığı blog sayfasındaki “Milli Eğitim’in Halleri” başlıklı yazısında “Amacımız bağcı dövmek değil, üzüm yemektir” diyerek yeni Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’a da bazı tavsiyelerde bulundu.
İşte o yazıdan bazı satır başları:
- Bu uygulama ile MEB’in kurumsal hafızasına ve tecrübe birikimine çok büyük zarar verilmiştir.
- Nitelikli personel ve öğretmen ihtiyacı hâlâ tamamen giderilemeyen MEB’de, bu kadar insan ve kaynak israfının hoş görülmesi veya bu yapının aynen sürdürülmesi ancak akıl tutulmasıyla mümkündür.
- Görevden alınan bakanlık merkezindeki üst düzey bürokratların yerine getirilenlerin çoğunun eğitimle uzaktan yakından ilgisi olmayan kişiler olması ise başka bir talihsizlik olmuştur.
- Şimdi Meclis gündeminde olan bir tasarıyla daha dün KHK ile kaldırılan genel müdür yardımcılığı ve daire başkanlıkları yeniden getiriliyor. Ne yapıldığını anlayan bir hayırsever varsa Allah rızası için bana da anlatsın.
- Eğitime çok büyük bütçeler ayıran Ak Parti hükümeti ve onun eski Mili Savunma Bakanı olan şimdiki Milli Eğitim Bakanımız, moralsiz bir orduyla istiklal savaşı kazanılamayacağını bildikleri gibi, Türk Kalemli Kuvvetleri olan eğitim çalışanlarının moralini yükseltmeden, onların huzursuzluğunu gidermeden de eğitimde arzuladığımız kaliteyi yakalayamayacağımızı ve nesillerimiz adına sürdürmekte olduğumuz istikbal mücadelesini kazanamayacağımızı elbette bilir.
- MEB personelinin ve eğitim politikalarının, sendikaların ve bir gün bile alt kademede yöneticilik yapmadığı halde paraşütle en üst düzey yöneticiliklere getirilen bazı bürokratların insafına terk edilmeyeceğine dair olan ümidimi koruyarak sözü bağlıyorum...
Özetin özeti: Nereden nereye? Eğitimdeki yanlışların görülmesi için umarız ille de itilip, kakılmaya gerek kalmaz!..