Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Birbirimizi sürekli suçlamak, didişmek, kavga etmek adeta yaşamımızın bir parçası haline geldi!
Meclis’te, gazete köşelerinde, televizyonlarda, tribünlerde, nereye baksanız didişme var.
Terör ve şiddetin yarattığı moral bozukluğu yetmiyor gibi, şimdi bir de suni gündemler yüzünden demoralize oluyoruz.
Millet olarak yorulduk hem de çok yorulduk.
Kahkaha atamasak da, dudak ucuyla da olsa gülümsemek istiyoruz.
Haberleri izlerken, gazeteleri okurken, dizilerin içinde kaybolurken ne olur artık öfke nöbetleri geçirmeyelim...
Siyasetçilerin bir şeyi savunurken ya da karşı çıkarken ille de kavga mı etmesi gerekiyor? Dizilerin hemen hepsinde ciyak ciyak bağırıp çağırmak, daha nereye kadar devam edecek? Tartışma programlarında o öfke, o hiddet niye?
Filmlerde niye onlarca, yüzlerce şiddet sahnesi var?
Özellikle mi seçiliyorlar?
Gazeteler, niye hep üçüncü sayfa haberleriyle dolu?..
Şimdi yine birileri çıkıp, Polyannacılık mı oynayalım istiyorsunuz diyebilir.
Haklılar, elbette griyi pembe gösterelim demiyoruz.
Sadece ve sadece, her ne kadar haklı gerekçelerimiz olsa da, öfke nöbetlerine biraz ara verelim.
Yoksa yarın, bugünü de arar noktasına gelebiliriz.
Ve sonuçta, bizi kızdıranların, birbirimize düşürenlerin dünya umurunda değil.
Keskin sirke küpüne zarar veriyor, hepsi o kadar!..

Telafi eğitimi

Haberin Devamı


Eğitimde dibe vurmuşuz, hâlâ tatil deyince seviniyor, boşa geçen günlerin telafisi için yapılacak eğitime üzülüyoruz.
Oldu olacak, okulları hepten kapatıp, ömür boyu tatil yapalım.
Dünyanın en kısa eğitim süresi zaten bizde.
Dahası, okullarımızın pek çoğunda yarım gün eğitim yapılıyor.
Kar kış tatilinin haddi hesabı yok.
Bayram öncesi ve sonrasını tatillere eklemeye de bayılıyoruz.
Okulların açıldığı ilk ve son haftalarda genelde ders olmuyor.
Şimdi bir de TEOG tatili çıktı.
Ayrıca, diğer sınavların olduğu günlerde de ders yapılmıyor.
Peki, hiç düşündünüz mü?Toplam kaç gün okula gidiyor, kaç saat doğru düzgün ders yapıyoruz?
Bir yandan PISA’da yerlerde sürünüyoruz diye haberler yapıp, ekstra tatillere bayram, telafi eğitime de üzüntü dersek, bu işin içinden çıkamayız.
Öğrenciye hoş görünmek için doğrulardan taviz veremeyiz!
MEB, geç de olsa doğru olanı yapıyor.
Eksik derslerinizi tamamlayın diyor.
Medyaya, anne babalara ve diğer kurumlara düşen görev de bu konuda onlara destek olmaktır.
Yoksa, eksik eğitimin mazereti olamaz!..
Bazıları, bütün gün okula gidiyorlar da ne öğreniyorlar diyebilir.
O ayrı bir konu.
Önce okula devamlılığı sağlayalım, içeriği sonra tartışırız.
Yanlışı yanlışla düzeltmek mümkün değil.
Ne olur, anlayalım bunu artık!..

Sosyal bilimlerin önemi!

Sosyal bilimleri elbirliğiyle öldürdük.
En iyi öğrencilerimizi tıp fakültesine, mühendisliğe, ekonomiye yönlendirdik.
Fen ve matematik ders saatlerini artırmak için felsefeyi, sosyolojiyi, mantığı kaldırdık, spor ve sanat derslerini yok denecek kadar azalttık.
Oysa bugünün dünyasında yaşanan sorunlar, toplumların genetik yapısını bozuyor ve bunun doktoru da sosyal bilimler.
Terör, şiddet, göç, yoksulluk, eğitimsizlik, yandaşlık, karşıtlık, zorbalık, adam sendecilik, kabullenmişlik...
Aklınıza ne geliyorsa, tüm bunların arka planını irdelemek gerekiyor.
En önemlisi de ne biliyor musunuz?
Ortak değerlerimizi kaybettik!
Ve bunun, tıbbi anlamda tedavisi yok, ilacı da!
Toplumları iyi okumadan, doğru yol haritası çizmek mümkün değil.
Siyaset ve medya olaylara şaşı bakabilir ama üniversitelerin ve bilim insanlarının böyle bir lüksü olamaz...
Ve söz şimdi onlarda...
Özetin özeti: Fabrika ayarlarına dönmenin zamanı hâlâ gelmedi mi?..